Ana Sayfa Gündem, Köşe Yazıları, Prof.Dr.Nurhan ARSLAN, Sağlık 7 Nisan 2023 139 Görüntüleme

Dil Ve Konuşma Terapisi

Dil ve konuşma terapistleri (DKT), dil ve konuşma ile ilgilenirler ve tüm yaş gruplarında ses, konuşma, yutma fonksiyonları ve dil bozukluklarının tedavisinde görev alırlar. Dil ve konuşma terapistleri, etkili iletişim becerileri oluşturulmasına katkıda bulunmak amacıyla aşağıdaki alanlarında hizmet vermektedirler:

1-Artikülasyon bozukluğu ve/veya fonetik bozukluğu olan bireylere konuşma seslerinin uygun üretimini terapi ile öğretmek.

Artikülasyon ya da sesletim; alınan havanın ses telleri ve kıvrımlarından geçirilerek dudak, diş, dil, damak, geniz boşluğu, gırtlak, yutak ve burun tarafından biçimlendirilmesi ve sonuçta ses, hece ve kelimelerden oluşan konuşma sesi öğelerine dönüştürülmesidir. Artikülasyon bozukluğu, bireyin ses öğelerini yanlış, eksik ve güçlükle üretmesine neden olan bir motor konuşma bozukluğudur. Kelime düzeyinde fark edilebilen bir ses üretme zorluğudur ve dinleyenler ne söylendiğini anlamazlar ve anlamak için çaba gösterirler. Birey, üretemediği ‘’g, r’’ gibi harflerin yerine ‘’d, y’’ harflerini her durumda aynı şekilde kullanılır. Fonolojik bozukluktaki gibi bazı kelimelerde doğru, bazı kelimelerde yanlış kullanılmaz. Artikülasyon bozukluğu, diğer bireyler ile iletişim sorunu oluşmasına neden olur, bu durum da psikolojik ve sosyal sorunların gelişimine yol açar. Bu nedenle erken tanı ve tedavi önemlidir. Artikülasyon bozukluğu; felç gibi nörolojik problemler ve bunların neden olduğu apraksi, dizartri gibi motor bozukluklar, dudak ve damak yarıkları, diş ve diş kemiği problemleri gibi baş ve yüz anomalileri, down sendromu, otizm, işitme engeli gibi artikülatör organlarındaki anatomik, nörolojik ya da fizyolojik kusur ve hasarlara bağlı olarak ortaya çıkabileceği gibi, hiçbir fiziksel ya da zihinsel problem olmadan sadece yetersiz taklit yeteneği ve yanlış öğrenme sonucunda da ortaya çıkabilir. Artikülasyon terapisinde; uygun hece ya da seslerin üretilmesinde çocuklara yardımcı olacak etkinlikler yapılır. Oyunlar ile dil hareketleri öğretilmeye çalışılır.

2- Kekemelik ve akıcı konuşma bozukluğu olan bireylerin terapiler ile daha akıcı konuşmasını sağlamak.

Kekemelik; kelimeler, sesler ya da hecelerin tekrarlanması, konuşma sırasında duraksama veya dengesiz konuşma hızını etkileyen bir konuşma bozukluğudur. Kekeme kişide ses tekrarları, ‘sss’ gibi, ‘se se’ gibi hece tekrarları, konuşmayı başlatamama ve seslerin uzatılması şeklinde görülebilir. Kekemelik özellikle b, d, g, k, p, t gibi damak seslerini çıkartmada görülen bir söyleyiş aksaklığıdır. Kişi bu harfler ile başlayan sözcüklerde harfi yineleme ya da bu harfler karşısında duraksama yaşayabilir. Bazen kekeme problemi yaşayan kişilerde bunların yanında; istemsiz vücut hareketleri; başını geriye atma, gözlerini hızlıca kırpma, çenenin titremesi gibi ikincil davranışlar da görülebilir. Gelişimsel kekemelik, nörolojik kekemelik ve psikojenik kekemelik gibi üç kekemelik türü vardır. Gelişimsel kekemelik, dil ve konuşma gelişiminin en hızlı olduğu, aynı zamanda karmaşık düşüncelerin ifade edilmeye başlandığı erken çocukluk çağı dönemde ortaya çıkar. Nörolojik kekemelik, inme ya da travma gibi nedenlerden kaynaklanan beyin yaralanmalarından sonra meydana gelen kekemelik türüdür. Psikojenik kekemelik, hayatlarında ciddi olumsuzluklar yaşayan insanların (şiddet gören, çok baskıcı anne/babaya tutumuna maruz kalan vb.) maruz kaldığı olumsuz deneyimlere bağlı olarak ortaya çıkan bir kekemelik türüdür. Kekemelik tedavisinde farklı yöntem ve terapiler ile; kişinin akıcı biçimde konuşmasını sağlayarak kekeme davranışının azaltılması sağlanabilir (Akıcılık biçimlendirme), kekemeliği değiştirme tekniği ile kekemeliğin kolay biçimi öğretilebilir  (Kekemeliği değiştirme) ve kekemeliğin kabul edilmesine yardımcı olarak bu durumdan kaçmadan kekemeliğe karşı duyarsızlaştırabilmesi sağlanabilir (Duyarsızlaştırma).

3-Dil ve konuşma gelişimi geciken bireylere yardımcı olmak.

Gecikmiş konuşma bozukluğu olan çocuklar yaşıtları seviyesinde konuşamazlar. Gecikmiş konuşma çocuğun kelime anlama ve konuşma becerisini kaybetmesidir. 18 ay kritik eşik seviyesidir. Çocuk 24 aylık olduğunda en az 50 kelime söyleyebilmelidir. Gecikmiş konuşma bozukluğunun kalıtımsal, patolojik, nörofizyolojik ve çevresel nedenleri vardır. Gecikmiş konuşma bozukluğu farklı terapi, yöntem ve oyun temelli eğitimler ile tedavi edilmektedir.

4-Sesi ile ilgili problem yaşayan kişilerde ses terapileri uygulamak.

Ses hastalıklarının çoğu profesyonel ses kullanıcıları olarak gruplandırılan öğretmenler, çağrı merkezi çalışanları, din görevlileri, ses sanatçıları ve tiyatrocularda sesin yüksek performansla ve yıpratılarak kullanılmasına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Ses hijyenini sağlamak ve sesin doğru kullanımını öğretmek için; sesi tedavi edici, nefes desteğini artırıcı, nefes gücünü artırarak ses tellerinin zorlanmasını önleyici, ses kuvvetlendirici ve hasarı önleyici egzersizler uygulanır. Cinsiyetinin gerektirdiği incelik ve kalınlıkta konuşamayan, ince konuşması gerekirken kalın konuşan ya da kalın konuşması gerekirken ince konuşan bireyler için de uygun ses terapileri uygulanmaktadır.

5-Afazili bireylerin dil ve konuşması becerilerini yeniden kazanmalarına yardımcı olmak.

Beyindeki urlar ve beyni etkileyen enfeksiyon hastalıkları, beyin damarı hastalıkları nedeniyle yaşanan felç ve beyin kanamalarına ve ağır baş bölgesi yaralanmalarına neden olmaktadır. İnsan beyni konuşma ve konuşulanı anlama işlevini beynin sol kısmında bulunan merkez yardımıyla yerine getirmektedir. Özellikle beynin sol kısmında meydana gelen kayıp ve deformasyonlar nedeniyle ortaya çıkan psikiyatrik ya da kas fonksiyonu problemlerinden ileri gelmeyen edinilmiş dil bozukluğuna afazi denir. Afazi; ifade etme, okuma, yazma, konuşma, konuşulanı anlama, tekrarlama ve adlandırma gibi yeteneklerin tamamı ya da bir kısmının kaybı olarak kendini gösterir. Afazinin derecesine bağlı olarak, afaziye dizartri ya da apraksi gibi motor konuşma bozuklukları ile hafıza ve dikkat eksikliği de eşlik edebilir. Bu nedenle, birey günlük hayatta yapabildiği birçok basit işlevleri yapamayabilir ve problem çözme, karar verme, planlama gibi işlemleri yönetemeyebilirler. Dil ve konuşma terapistleri tarafından uygulanan terapilerde afazi hastalarının konuşma ve iletişim becerilerinin gelişmesine yönelik bazı teknikler kullanılmaktadır.

6- Disleksi tanısı konmuş bireylere terapiler uygulamak.

Disleksi; normal ya da üstün zeka seviyesine sahip, fiziksel, ruhsal ya da nörolojik herhangi bir bozukluğu olmayan bazı bireylerin çocuk yaşta okuma, yazma, konuşma, düşünme ve aritmetik becerilerinde zorluklar yaşamasına neden olan gelişimsel dil bozukluğudur. Disleksik birey, harf ya da hece atlama, heceleyerek okuma, harf ekleme, son okuduğunu hatırlayamama, rakam ve harfleri ters algılayarak kelimeleri tersten okuma gibi farklı okuma örnekleri gösterebilirler. Disleksili çocuklar; zaman ya da görev sıralı işleri yapmakta zorlanırlar, yazıları bozuktur, yön bilgilerini öğrenmede zorluk yaşarlar, hareketleri yavaştır, ip atlama ve ayakkabı bağlama gibi  motor beceri gerektiren işlerde beceriksizdirler. Disleksili çocuklar; dikkatlerini toplamada güçlük yaşarlar, okumayı kaygı verici bulurlar, bu nedenle çok kelime hatası yapalar, uzun kelime ve cümleleri okumada zorlanırlar. Bu durum okul fobisine yol açar. Disleksi probleminin çözümünde terapi ve bireysel eğitim programları uygulanır.

7-Alıcı konuşma bozukluğu olan çocuklara terapiler uygulamak.

Alıcı dil, dışardan alınan seslerin ve tepkilerin anlaşılmasıdır ve ifade edici dilden daha önce gelişir. Daha çok duyma ve kavrama ile ilgilidir. Çocuğun alıcı dili kullanamaması, yanlış anlaması ya da anlamakta zorluk yaşanmasına alıcı konuşma bozukluğu denir. Alıcı konuşma bozukluğu olan çocuklar, dili ve konuşmayı anlayamadıkları için sesleri üretemez ve dolayısıyla dili kullanamaz ve konuşamazlar. Bu çocuklarda ifade bozukluğu da görülmektedir. Çocuklarda 3 yaşından önce alıcı konuşma bozukluğunu yenmek ve konuşulanların anlaşılmasını sağlamak için ailenin de etkin olduğu dil ve konuşma terapileri uygulanmaktadır.

8-Yutma sorunu olan bireylerin yutma becerilerini geri kazanmalarına yönelik terapiler uygulamak.

Yutma bozukluğu; ağızdan alınan gıdanın yutulamaması, yutma süresinin uzaması be belirli gıda kıvamlarının yutulmasında güçlük yaşanmasıdır. Yutmaya yönelik uygulanan terapide, yüz, dil, dudak ve çene egzersizleri ile rahat konuşmaya yardımcı olunur. Hem hayati beslenmenin sürdürülmesine engel olması, hem de solunum yollarına kaçan gıdanın akciğer enfeksiyonuna yol açarak hayatı tehdit etmesi yutma bozukluklarının tanı ve tedavisini önemli kılmaktadır. Yutma bozukluğuna doğum öncesi dönemlerde oluşan bazı anomali gelişmelerin sonucu ortaya çıkan hastalıklar ve yetişkin yaşta maruz kalınan beyin kanaması travması, felç, parkinson, als, demans, multiple skleroz, gırtlak kanseri gibi bazı hastalıklar neden olmaktadır. Yutma bozukluğunun tedavisinde tıbbi müdahaleler dışında yutma rehabilitasyonu yapılmaktadır. Bu amaçla birçok terapi egzersizi tanımlanmıştır. Termal ve duyusal taktik uygulamalar da egzersiz ile kombine edilebilir etkili yöntemlerdir.

 

Yorumlar

Tema Tasarım | Osgaka.com