Döngüsel Ekonomi.. Bu terimi gerçekten çok seviyorum. Döngüsel ekonomi kavramı hakkında çok fazla tanımlama duyuyorum. En çok duyduğum, benim de arada kullandığım tanım şöyle.. “Bir fabrika atığını, başka bir üretimin bir hammaddesi olarak kullanılması”.. Aslında böyle olunca bir döngü değil, ileri dönüşüm gerçekleştiriyoruz. Asıl döngüsel ekonomi tanımı tam olarak şöyle olmalı bana kalırsa: “ürünlerin, bileşenlerin ve malzemelerin değerini mümkün olduğunca uzun süre korumayı amaçlayan bir ekonomik model”.
Bu ekonomik model şimdinin ve geleceğin ana “üretim” modeli olarak karşımıza çıkıyor. Ve Dünya, tüm ama tüm üretimlerinde bu model üzerinden öyle dönüşüme geçti ki, gerçekten anlatamam.
Döngüsel ekonomi mantığı ile düşünmeniz için bir örnek vermek istiyorum sizlere. Mesela son günlerde yüzlerce fotoğrafını gördüğümüz tarlalarda kalan narenciyeler.. Dalından kopardığınız narenciyeleri uygun sıkma yöntemleriyle sıkıp, suyunu alıp, çekirdek ve kabuğu ayırıp, suyunu yüksek teknolojiler kullanarak narenciye suyu konsantresi yapabiliriz, zaten hali hazırda yapılıyor. Kalan kabuklar ve çekirdekler ayrılıp ayrı şekillerde değerlendirilebilir. Şöyle ki kabuklardan süperkritik akışkan teknolojisi ile suyu ve yağı (aroması ve rengi) doğrudan alınabilir. Kalan rengi alınmış, bembeyaz posalardan farklı çözücülerle biyoflavonoidler alınabilir. Bir ötesinde kalan posadan bitkisel lif elde edilebilir. Narenciye çekirdeklerinden narenciye çekirdeği yağı, kalan posadan bitkisel protein elde edilebilir. Bunun da ötesine geçtiğinizde, bitkisel lifleri parçalayıp, prebiyotikler elde edilebilir. Elde edilen narenciye çekirdeği bitkisel proteinleri parçalanıp, bitkisel peptitlere çevrilebilir. Bitkisel peptitlerin sandığımızın çok daha ötesinde biyolojik fonksiyonları (antidiyabetik, antikanser, antiaging) etkileri olabilir.
Döngüsel ekonominin en başında elde ettiğimiz narenciye yağı da kendi içerisinde bir çok alt bileşene ayrılabilir (antibakteriyel, antiviral bileşenlere konsantre edilebilir. Elde edilen biyoflavonoidler mesela kocaman bir derya.. Kimisi varis ilacı olabilir, kimisi bizim bağışıklığımızı güçlendirip, beynimize iyi gelebilir.
Tüm bunları saydım ki bir şeye dikkatinizi çekmek istedim.. Tüm bu saydığım bileşenler “yüksek katma değerli” bileşenler.. Elde ediş yöntemleriniz çevreci ve yüksek teknoloji içeriyorsa, geleceği yakaladınız demektir. Ve farkettiyseniz tüm ama tüm bu konular, yöntemler geniş çerçevede “biyoteknolojinin” ana konusu, ana yöntemleri…
Gençler, gelecek adına ülkemize “döngüsel ekonomi mantığıyla düşünen, çalışan, üreten ve özellikle biyoteknoloji bilgisiyle donanmış” insanlara ihtiyaç var.
Atalarımız tam olarak bu konuda, geleceği gören muhteşem bir söz söylemiş.. Aslında hepimize biraz garip gelen bir söz.. “Taşı sıksa suyunu çıkarır” sözü.. Döngüsel ekonomi mantığıyla baktığınızda, devasa kayalar da çok yüksek miktarda su içeriyor 🙂 Ve bu suyu deyim yerindeyse özütleyip, geleceğe taşıyacak gençlere çok ihtiyaç var.