İnsanoğlunun hayatını sürdürebilmek için uğraştığı en eski faaliyetlerden birisi avcı-toplayıcılıktır. Bugün hâlâ dünyanın çeşitli yerlerinde az da olsa yaşamını avcı-toplayıcılığa bağlı sürdüren ilkel topluluklara rastlansa da toplumların hayvanları evcilleştirmeyi ve tarım yapmayı öğrenmeleri gibi gelişmelerle birlikte, yavaş yavaş yerleşik hayata geçmeleri avcı-toplayıcılığa olan ihtiyacı da ortadan kaldırmıştır. Diğer yandan, bu alışkanlık zamanla bir eğlence şekline dönüşerek tarihin hiçbir döneminde tam olarak terk edilmemiş ve bugüne kadar gelmiştir. Özellikle avcılık, günümüzde de popüler bir spor olarak varlığını sürdürmektedir.
Temel amacı açısından günümüzde avcılığa hiçbir şekilde ihtiyaç kalmamış, insanın başına nadiren gelebilecek olağanüstü durumlarda hayatta kalmak amacıyla avlanmak dışında kabul edilebilir yanı bulunmamaktadır. Fakat maalesef avcılık, günümüz dünyasında insanların tükenmek bilmeyen tutkularına bağlı olarak hayvanların eti, postu, dişleri, boynuzları için eğlence, spor ve gösteriş gibi birçok farklı sebepten devam ettirilmektedir.
Avcılık gerek kişisel bir zevk olması açısından gerek ticari boyutuyla gerek vicdani gerekse kanuni boyutuyla birçok açıdan ele alınıp uzun uzun değerlendirilmesi gereken bir meseledir. Öyle ki bu camianın kendi içerisinde bile birçok anlaşmazlıklar bulunmakta, bazıları kendilerini yaban hayatına adadığını bile düşünmektedir.
Benim için yukarıda bahsettiğim mecburiyet durumu dışında ne amaçla olursa olsun avcılığın kabul edilebilir bir yanı bulunmamaktadır. Fakat bu yazımda değinmek istediğim avcılık dalı sportif avcılıktır.
Hemen hemen bütün ülkelerde avcılıkla alakalı kanuni düzenlemeler vardır. Yasal şartları yerine getiren herkes avcı ya da av sporcusu olabilir. Tabii bir de av ve spor faaliyetini birlikte düşünebilen, spor olsun diye bir canlıyı öldürmeye vicdanı el verenler… İnsanların öldürmek için bu denli hevesli olmalarını anlayamıyor, buna spor denilmesine ise hiç anlam veremiyorum.
Bu öldürme hevesine spor denmesinin sebebi, av ararken harcanan efor ve salgılanan adrenalin ise bu çaba yaşatmak için gösterilemez mi? Hem daha bir anlamlı olmaz mı? Silah yerine fotoğraf makinesi kullansanız mesela, namlu yerine vizörden nişan alsanız, tetik yerine deklanşöre bassanız, bir geyik ya da ayı, artık rakibiniz hangisiyse ölüsüyle fotoğraf çekilmek yerine yabanda endamıyla gezinirken fotoğrafını çekmek de havalı olmaz mı?
Öldürerek nasıl bir tatmin duygusu yaşıyorsunuz? Oralarda bir yerde üzerine namluyu doğrulttuğunuzdan haberi bile olmayan masum bir canlıyı kendinize nasıl rakip görebiliyor, onu kurşunla yere serip nasıl bir galibiyet tatmini yaşıyorsunuz bilemiyorum, ama kanuni de olsa kitabına uygun da olsa bu sporda fair-play yok, cinayet var.
Sportif avcılığa devam ederseniz bir gün rakipsiz kalabilirsiniz, fakat öldürmekten vazgeçip yaşatmak için efor harcamaya karar verirseniz sportmence yarışacak rakipler her zaman olacaktır.
Kaynak: https://turkiyeyabanhayati.org/journal/detail/turkiyenin-ilk-ve-tek-yaban-hayati-dergisi-subat-sayisi