Her insan ihtiyacı olduğu sürece kendinde eksik bulduğu veya beğendiği bir şeyi almak ister. Özellikle günümüz kadınları tam bir alışveriş tutkunları. Oysa bu durum, zamanla kötü alışkanlığa dönebilir. Demek istediğim şu ki; insanoğlunun nefsi, hep daha fazlasını ister, hep ister, yine hep ister… Sonu gelmez bu isteklerin. Çoğu evlilikler de bu nedenle ya erteleniyor ya da iptal ediliyor. Neden mi? Örnek vermek gerekirse; evlenmek üzere olan bir kız, evleneceği erkeğe : “Ya ben yeni moda en lüks koltuk takımları istiyorum”, ” ben şu şu kıyafetlerden istiyorum, ayda 3 kere elbise almak istiyorum”, “bana her hafta çiçek al, hediye al”… diye diye adamları gereksiz masraflara sokan kadınlar var. İnsan birini severse, kuru ekmek – soğan menüsü bile baldan tatlı gelir. Para insanı mutlu etmez ki. Alışverişi bir terapi gibi gören insanlar var. Depresyona girdiğini düşünüp de yine alışverişe gidenler var. Halbuki alışveriş, insanı daha da hasta eder, ruhunu hasta eder bir kere. Dedim ya, hep daha fazlasını ister nefs.
Her ne olursa olsun, ihtiyacımız olmadığı müddetçe, gereksiz masraf ve israftan kaçınmamız lazım. Yoksa hayatımız boyunca büyük bir mutsuzluk çukurunun içine düşmemiz an meselesi.
Reklamlara bakacak olursak, aslında hepsi de bizi etkisi altına alacak kadar başarılı. Çünkü kendilerine yöneltmeyi biliyorlar, nasıl ve ne şekilde daha çok insan çekebiliriz diyerek, daha fazla reklam üretiyorlar. Hayat böyle ne yazık ki ama bu hayattaki yapay sistemin kölesi olmamak için karakterimizin bozulmaması gerek. Kırılan her şey tamir olur, hasta olan biri iyileşir ama karakter bir kere bozuldu mu, eski hâline dönmesi çok zor.
Alışveriş yapmayı, alışkanlık hâline getirmekten kaçınıp ihtiyaç durumu olarak düşünmemiz en doğrusu.
İyi okumalar…