Benli tezinde ve yakında kitabında önemli argümanlara değiniyor; Kısaca;
Türkiye’deki genel İslamcılık ve İslamcı sosyal ve siyasal gelişme olgusu, Türkiye’nin bir topluluk olarak deneyimlediği Batılı olmayan modernleşme ve sekülerleşme bağlamına konu olmuştur. Özellikle, 1990’lı yıllarla birlikte İslamcılığın sosyal bir hareketi olarak sosyal güç alanlarında; siyaset, ekonomi, aydınlar ve ark. güçlendirilmesi, İslamcı aktörler; Siyasi partileri, burjuvaziyi, aydınları ve kadınları analiz eder. Siyasal İslam’da gerçekleşen dönüşümün temel parametreleri İslamcı aktörlere, özellikle İslam burjuvazisine ve İslamcı aydınlara odaklanmaktadır. Türkiye’de İslamcılığın gelişimi ve dönüşümünde çalışmak, yaşamak, Şerif Mardin’in Pierre Bourdieu habitus sosyolojisinde merkez çevre ilişkileri paradigması tarafından sağlanan çerçeveye ilişkin tarihsel arka planı, mekan ve sermaye kavramlarını çözmeyi öneriyor. Buna göre, Osmanlı / Türk modernleşmesi merkezle çevre arasında kültürel bir fay hattı yarattı. Kemalizm ve İslamcılık olarak daha belirgin hale gelecek olan merkezi ve çevreyi birbirinden ayıran faktör, partilerin farklı alışkanlıkları / yaşam biçimleridir. Çevrenin İslamcı aktörleri, siyasetten ekonomiye kadar birçok alanda entelijansiyaya, bu alanlarda baskın olan grup, Kemalist seçkinlere karşı kendi yaşam tarzlarına karşı mücadele ediyor. Tez, bu mücadelede taraflarca kabul edilen amaçların, eylemlerin ve stratejilerin, İslamcılığın sistematik olmayan bir hareketten sistemle uyumlu daha muhafazakar bir harekete dönüşmesinin anahtarı olduğunu savunuyor.
Başarılar dileriz.