Bir kaç zaman önce ÖzGıda İş Sendikası’ndan çok değerli İsmail Uğur ve çok değerli Ayhan Alimli ile birlikte, doğanın içerisinde onların da samimiyetine binaen bir abi-kardeş samimiyetinde inanılmaz keyif aldığım bir sohbet gerçekleştirmiştim. Gerçekten bazı konuların en ince detayına kadar indiğim bir sohbet olmuş, kendilerini tanıdığıma çok mutlu olmuştum.
O günden bugüne binbir emekle hazırlanan ÖzGıda İş E-dergisinde konuştuğumuz konular 2 bölüm halinde yayınlanacak, güzel bir röportaja dönüştü. Dün, bu bölümlerden biri yayına alındı. Sizlerle de ekli belgede o bölümü paylaşıyorum. Derginin de dilerseniz tüm bölümlerine bu adresten ulaşabilirsiniz (https://lnkd.in/djMHDiQTGıdanın geleceği gerçekten çok enteresan yerlere doğru gidebilir. Çünkü beslenme hepimizin çok güçlü bir ihtiyacı ve bu ihtiyaç zincirindeki en ufak aksama, bozulma hepimizi çok derinden etkileyebilir. Tam da bu nedenle hani nasıl ülkeler savunmaları ile, eğitim kalitesi ile, sanayi güçleriyle “geleceğe” hazırlanıyorlar, “tarım ve gıda alanında” da geleceğe diğer saydığım tüm alanlar gibi güçlü bir şekilde, hatta en güçlü şekilde hazırlanmalıyız.
Mesela bir ülke nasıl “süper güç” olur diye, çok fazla akıl etmeden yapay zeka yazılımlarına sordum 🙂 Sonuçta artık “benim yerime düşünen” algoritmalar var. Süper güç konusunda şöyle cümleler kuruyor bana: Bir süper güç, genellikle bilim ve teknoloji alanlarında liderdir. Bu, o ülkenin yüksek teknolojili endüstrilere, üstün askeri teknolojiye ve dünyayı şekillendirebilecek yenilikçi fikirlere sahip olması anlamına gelir. Ekonomik güç genellikle büyük bir GSYİH, güçlü bir endüstriyel altyapı ve yüksek teknolojik kapasite ile ölçülür.
Ne diyor, #bilim ve #teknoloji diyor.. #yüksekteknoloji diyor.. “Dünyayı şekillendirebilecek yenilikçi fikirler” diyor.
Kendimin farkında oldum olası, Türkiye’nin özellikle TARIM-TARIM TEKNOLOJİLERİ-GIDA-GIDA TEKNOLOJİLERİ alanında gerçekten Dünya Lideri olabilecek güçte olabildiğini NET bir şekilde görüyorum. Bu sadece bir inanç değil, bunun altında size binlerce, belki yüzbinlerce bilimsel kanıtta sunabilirim. Çünkü Türkiye, Dünya tarımına yön vermiş bir çok stratejik bitkinin anavatanı. Geleceğin teknolojileri olarak bahsedilen, gelişmiş kurutma, fermantasyon gibi teknolojileri ezelden beridir yapan, kültüründe ve genlerinde olan bir ülke. Türkiye’de herkes sebze-meyve yetiştirebileceğini bilir. Bunu içten samimiyetimle söylüyorum. Yani bilmeyen biri de olsa, yetiştirmeye başladığında, yetişen ürünü böceklerden, hastalıklardan nasıl koruyacağını, onu ne kadar sulayacağını, bitkinin neye ihtiyacı olduğunu anlar, hisseder ve uygular. Bu bizim ülke olarak kendi iç dünyamız, memimiz..
Neyi unutmuşuz biliyor musunuz? Tarımda emtia olarak bilinen milyon ton kapasiteleri ile İNSANLIĞI DOYURAN “buğdayın anavatanının Türkiye olduğunu unutmuşuz mesela! Yeniden ve çok güçlü bir şekilde hatırlamamız lazım. Biz, tam olarak böyle bir gücüz çünkü! Benliğimizde var bu.
