Ana Sayfa Köşe Yazıları, Prof.Dr.Nurhan ARSLAN 6 Temmuz 2023 41 Görüntüleme

Eleştirel Düşünme

Sokrates, “Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir” yargısıyla her türlü yargıyı şüphe ile
karşılardı. Eleştirel düşünür, Sokratesçi bir tutumla önce kendi yargılarından şüphe eder, bilir
ki her insan gibi kendisi de yanılabilir.
Günümüzde pek çok insanın çoğu durumda kınama, yargılama, aşağılama, yerme, suçlama,
hakaret etme gibi olumsuz tutumlar sergilediklerine şahit oluyoruz. Bu tür gergin ortamlarda
iç huzuru bulamadığımızdan dolayı hepimiz eleştiri adı altında nefret söylemlerinden
yakınmaktayız. Eleştiri kavramı sadece günlük hayatta, sosyal medyada değil, felsefede,
bilimde, siyasette, sanatta da yer alır. Öyleyse gerçekte eleştiri nedir? Eleştiri gerekli midir?
Olumsuz tutum ve davranışlar olmaksızın, objektif düşünmeye dayalı eleştiri yapmak
mümkün müdür? Mümkünse, eleştirel düşünme becerisini kazanmak için hangi bireysel ve
toplumsal koşulların varlığına ihtiyacımız vardır?
Eleştirel düşünme; mantıksal, deneysel, yararcı, kuşkucu, gerçekçi, çözümleyici ve istatistiksel
düşünmedir. Yirmi birinci yüzyılda eleştirel düşünme, hem toplumumuzda hem de dünyada
önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir. Düşünmek kavramının, sözlükte birden fazla anlamı
bulunmaktadır. Bunlar; zihninden, hayalinden geçirmek, bir hüküm çıkarmak maksadıyla
inceleme, karşılaştırma ve aralarındaki ilgilerden faydalanma gibi zihin işlemlerinden
geçirmek, muhakeme etmek, zihniyle arayıp bulmak, bir şey hakkında ilgi göstermek,
tasarlamak, hatırına getirmek, tasalanmaktır. Bu tanımlamalardan da anlaşılacağı gibi, doğal
olarak sürekli düşünme eylemi içerisindeyiz. Fakat her düşünme eleştirel düşünme değildir.
Eleştirel düşünme; düşüncenin kendisine yönelerek, hangi önyargıları temsil ettiğini,
amacının ne olduğunu, hangi akıl yürütme ilke ve yöntemlerini kullanıldığını irdelemektir.
Özellikle psikoloji, bilişsel bilimler, eğitim, mantık, tıp ve felsefe alanlarında düşünmenin
kendisi konu edinilmektedir. Mantık; doğru düşünmenin kurallarını koyan normatif bir
bilimdir. Mantıkta düşünmek; tutarlı düşünmek, doğru akıl yürütme yapmakla mümkündür.
Genel olarak düşünmenin araçları; kavramlar, yargılar ve akıl yürütmedir. Kavramlar
düşünmenin en temel unsurlarıdır. Düşünürken ve tartışırken kavramlara hangi anlamları
yüklediğiniz çok büyük bir önem arz eder. Tartışmaların kavgaya dönüşmesinin bir nedeni de
tarafların aynı kavramlara farklı anlamlar yüklemesidir. Tartışmada tarafların tartıştıkları
kavramlar hakkında bilgi sahibi olmaları da gerekmektedir. Sadece konuşurken değil, okur

veya yazar iken de kullandığımız kavramların anlamını araştırmamız, öğrenmeye açık
olduğumuzun en büyük göstergesidir. Düşünmek; birleştirmek, görünüşü büyük bir ilke
çehresi altında bildik kılmak değildir. Düşünmek; görmeyi yeniden öğrenmektir, bilinci
yönetmek, her görüntüyü ayrıcalıklı bir nokta durumuna getirmektir. Düşünmek bir bakıma
karar vermektir. Aceleci bir tutumla verdiğimiz kararlar, çoğunlukla düşünülmemiştir.
Hayatımızın direksiyonunu kendi elimize almak istiyorsak, düşünme becerimizi yaşam boyu
geliştirmek zorundayız. Düşünme, her yaşta öğrenilebilir ve geliştirilebilir. Böylece doğru ve
sistemli düşünme bize eleştirel düşünmenin kapılarını açmış olur. Eleştirel düşünebilme
yolculuğuna çıkmış bireyler de ilerlemeye açıktırlar, çok daha insancıl ve barışçıldırlar.
Eleştirme kavramının sözlük anlamı tenkit etmektir. Yani eleştirmek; bir fikrin, bir hükmün
doğruluk veya yanlışlığını meydana çıkararak gerçek değerini belirtmek için onu incelemek,
tenkit etmektir.
Felsefi düşünce denilince akla eleştirel düşünce gelir. Felsefi düşüncenin temelinde; hayret,
hakikat arayışı, merak, sorgulama, şüphe ve eleştirel yaklaşım vardır. Bu unsurlar olmadan,
felsefe yapılamaz. Felsefe, nasıl düşündüğünü düşünmektir. Eleştirel düşünme, insanın kendi
düşünce veya başkalarının düşünce unsurlarının farkına varmamızı sağlar. Eleştiri sözcüğü;
Yunanca yargılama, ayırt etme anlamına gelen “krisis” sözcüğünden gelen bir terim olarak,
bir kişiyi, bir düşünceyi, bir eseri; titiz, dikkatli bir incelemeye tabi tutma anlamına gelir.
Eleştirel düşünme becerisini geliştirmek, felsefi metinleri anlayarak okumayı gerektirir.
Sokrates, geliştirmiş olduğu diyalektik yöntem ile karşısındaki insanın bildiklerini sorgulayarak
ve sorgulatarak, hakikatin bilgisine ulaşmaya çalışmıştır. Soru sormak, düşünmenin gereğidir.
Eleştirel düşünmede soruların niyeti, karşıdakinin çelişkilerini ortaya çıkararak ona üstünlük
sağlamak yerine birlikte hakikate ulaşmak olmalıdır. Soruların mantıklı, konuya uygun, akla
yatkın, etik, anlamaya yönelik ve tarafsız olmasına dikkat edilmelidir.
Eleştiricilik kurucusu olan Kant’ın felsefesi; “Neyi bilebilirim?”, “Ne yapmalıyım?”, “Ne
umabilirim?” ve “İnsan nedir?” sorularını cevaplamaya çalışan bir felsefedir. Kant, insan aklını
ve bilme gücünü eleştirerek, tanımlamaya, sınır çizmeye çalışmıştır. Bu dönemde Amerikalı
filozof ve eğitim teorisyeni olan John Dewey’in görüşleri de eleştirel düşüncenin
gelişmesinde oldukça önemlidir. Dewey pragmatizm anlayışının temsilcisidir. Dewey’e göre
insan düşüncesi geleneksel din, eğitim ve ahlak görüşleriyle kısıtlanmamalıdır. Yaratıcı hayal

gücünün gelişmesi için toplumda, düşünce özgürlüğü ve demokratik değerler olmalıdır.
Eğitimde yenilikçi, yaratıcı, bağımsız ve eleştirel düşünebilen bireyler yetiştirmek
hedeflenmelidir. Dewey’e göre eğitim şekilcilikten, kalıplardan uzak olmalıdır. Eğitim
sürecinde öğrencinin ilgi alanları, okul ve sınıf ortamında etkileşim halindeyken elde edilen
deneyimlere göre belirlenmelidir. Eğitim programları da bu belirlemelere göre düzenlenerek,
kişinin her yönden gelişimini hedeflemelidir. Öğretmen, belli konuları öğrencilere emirler
vererek aktarmak yerine, öğrenciyle birlikte düşünen, araştıran, eleştiren, öğrenen bir lider
olmalıdır. Felsefe eğitiminin eleştirel düşünme becerisini kazanmada oldukça önemlidir. Bu
becerinin sadece kuramsal derslerle değil, çeşitli okul kulüplerinde ve sosyal aktivitelerde
aktif rol alarak edinilen deneyimlerle kazanılır.
Eleştiri denilince ister istemez, hepimiz bir parça da olsa geriliyoruz. Özellikle de bu eleştiriler
bize dönükse, savunmaya ya da saldırıya geçebiliyoruz. Bazen de karşımızdaki kişiyi algılama
biçimimize göre geri adım atmak durumunda kalabiliyoruz. Galiba, eleştiriler karşısında
genellikle duygusal kaynaklı otomatik tepkilerde bulunuyoruz. Bu açıdan baktığımızda,
eleştiri kavramına olumsuz yaklaşmamızın bir nedeni de kendi kişilik özelliklerimizdir,
diyebilir miyiz? Oysa eleştirel bir düşünür eleştiri karşısında kızmak ya da gücenmek yerine,
söylenenleri mantık süzgecinden geçirip, irdeleyerek karşı tarafa etik bir şekilde geri bildirim
vermeyi seçer. Böylece verimli ve anlamlı bir tartışma başlatılmış olur. Dolayısıyla, eleştirel
düşünür düşüncelerinin eleştirilebileceğinin de ayırdındadır. Kendi düşüncelerimizi ve
düşünce şeklimizi de fark ederek, eleştirel düşünebilmeliyiz. Bizler, her an düşündüğümüz
için günlük düşüncelerin eleştirel düşünce olduğu yanılgısına düşmemeliyiz. Ayırdında
olmamız gereken bir durum da eleştirmenin her zaman için yadsımak anlamına gelmediğidir.
Farklı görüşleri eleştirerek sonuçta, o görüşün doğru olduğuna da kanaat getirebiliriz ya da
bambaşka yeni bir düşünceye de varabiliriz. Kavga etmek, kişisel saldırılarda bulunmak,
sövmek eleştirmek değildir. Düşüncenin kendisini anlama ve gerçeğin bilgisine ulaşma
niyetiyle yapılan eleştiriler, eleştirel düşünmedir. Eleştiri ortamının adil olabilmesi, tarafların
birbirlerini eşit olarak algılamasına bağlıdır.  Elbette insan doğal olarak kimi zaman, öyle
durumlarla karşılaşır ki kızabilir ve öfkelenebilir. Böyle durumlarda eleştirel düşünmeyi
hazmetmişsek, duygu kontrolünü de sağlayabiliriz.

Her şey eleştirilebilir mi? Bence inançları, beğenileri, zevkleri, duyguları v.b. öznel oldukları
için eleştirmemeliyiz. Laik toplumlarda düşünce ve inanç özgürlüğü vardır. Fakat bu inancı ve
düşünceyi başkasına empoze etme hakkını bize vermez. Başta aile, din ve geleneklerin baskı
unsuru olduğu toplumlarda, eleştirel düşünme gelişemez. Eleştirel düşünme yoksa felsefe,
bilim, sanat, siyaset, ekonomi, eğitim vb. alanlarda yaratıcılık, yenileşme dolayısıyla gelişim
ve büyümeden söz edilemez.
İnternet aracılığıyla iletişim, yerel ve dünyadan haberlere ulaşma, alışveriş, eğitim, sağlık,
banka vb. işlemlerini gerçekleştirmekteyiz. İşte bu noktada sanal medya okuryazarlığının
sağlıklı olması, eleştirel düşünmeye bağlıdır. Sosyal medyada yer alan her haberin, her
bilginin doğruluğuna veya yanlışlığına karar vermeden önce tarafsız olarak kaynağının
araştırılması gerekmektedir. Düşünceyi ya da bilgiyi araştırırken eleştirel düşünür, doğrulayıcı
kaynaklardan çok çürüten kaynaklara başvurur.
Eleştirel düşünme, karşı tarafın söylediği bir yargının aslında ne kadar doğru olduğunu
sorgulamaktır. “Süt içmek sağlığımıza faydalıdır” geleneksel olarak doğru bir argümandır.
Gelin birlikte eleştirel düşünelim. Süt kime göre yararlıdır? Çocuklar için yararlı olabilir
ama mide hastalığı olanlar için olmayabilir. Kalp hastalıkları olan birisine göre bu yargı
doğru olmayabilir. Bu yargıları düşünürken süt içmek sağlığa yararlıdır argümanını biraz
daha kritik düşünmeye tabi tuttuğumuzda çeşitli durumlar ve çeşitli kişiler için farklı farklı
olabileceğini görebiliriz. Süt içmek sağlığa yüzde yüz yararlıdır dediğimiz zaman eleştirel
bir düşünceyle bakarak kimin için sorusunu sormamız gerekir. Eleştirel düşünmeyle, sahip
olduğumuz yargıların gerçekten ne kadar doğru olduğunu ve bu yargıları söylememizin
arkasındaki duygularımızın varlığını daha iyi anlayabiliriz.
Bizler bize benzeyen, bizimle benzer düşünen, bizi her daim onaylayan kişilerle arkadaşlık
kurma eğilimindeyizdir. Oysa bizi geliştirecek, zenginleştirecek olan; bizden farklı
düşünenlerdir. Bizler farklı kültürlerle, farklı coğrafyalarla karşılaştıkça, onları anlamaya ve
kendimizi anlatmaya çalıştıkça özgürleşiriz. Benimseriz veya benimsemeyiz, sonuçta
farklılıklar bizim eleştirel düşünmemizi sağlayan dinamiklerdir. Sözün kısası eleştirel düşünce
bizden olmayana; farklı inançlara, değerlere, bilgilere ve tutumlara tarafsız ve etik olarak
bakmamızı sağlar. Yeter ki niyetimiz etik ve tarafsız olarak hakikati aramak olsun. Hiç
şüphesiz, herkesin birbirini onayladığı bir dünya oldukça sığ olurdu.

Yorumlar

İlginizi çekebilir

Baş Göz Üstüne …

Baş Göz Üstüne …

Tema Tasarım | Osgaka.com