Süperkritik sistemler, maddenin 4. formu dediğimiz “süperkritik” formun davranışlarını ve yeteneklerini baz alan sistemlerdir. Süperkritik akışkanlar, Dünya üzerinde fiziki olarak karşılaşacağımız maddenin katı, sıvı ve gaz formunun davranışlarından çok daha farklı, kendine özgü davranışları olan bir doğaya sahiptir. Tıpkı uzay teknolojilerini anlamada nasıl güçlük çekiyor, bazı şeyleri belli bir donanıma sahip olmadan anlayamıyorsak, süperkritik akışkanlar da tam olarak böyle bir teknolojidir.
Bir tıbbi ve aromatik bitkiden, bir tarım atığından ya da başka bir kaynaktan hedeflediğimiz bileşenleri elde etmek, onları özütlemek istiyorsak, süperkritiktiğin hedeflediğimiz kaynaklar üzerindeki davranışını bilmek durumundayız. O nedenle de bu teknolojiyi, süperkritik ekstraksiyon sistemlerini çok iyi kavramalıyız. Maddenin davranış dinamiklerini iyi çözebilmeliyiz. Tam da bu nedenle biz kendimizi bir proses yani kaynaktan hedeflediğimiz bileşeni elde etmek için var olan tüm teknolojileri geliştiren bir şirket olarak, Arşen Process olarak geleceğin teknolojilerine odakladık.
Kendi özelime gelirsek, sizinle bir çok şeyi (bildiğim her şeyi) paylaşmak istiyorum. Tam da bu nedenle belki de 12 yıldır her gün yazıyorum. Bu sabah gerçekten hepimizin ufkunu açabilecek muazzam bir makaleye rastladım. Daha öncede rastlamıştım ama bu sefer tamamını bir çırpıda okudum diyebilirim (https://lnkd.in/dQ455_vJ). Süperkritik teknolojisinin endüstriyel ölçeklerde uygulayıcısı olduğumuz için bu makaledeki bilgilerin hepsini tartışmaya çok hazırım 🙂 Çünkü laboratuvar ölçeğinde elde edilen süperkritik akışkan verileri ile endüstriyel süperkritikler arasında gerçekten dağlar kadar farklar var. Bunu endüstriyel sistemlerde çok net bir şekilde görüyoruz. Endüstriyel sistemler, çok daha verimli, çok daha hızlı, çok daha yüksek kaliteli çıktılar sağlıyor. Çünkü basınç stabilizasyonu, sıcaklığın çok net ayarlanması, akış dinamiğinin muazzam ölçülerde olması, ekstraksiyon verimini ve SEÇİCİLİĞİNİ inanılmaz değiştirebiliyor.
Şunu da çok net ve açık bir şekilde söylemek istiyorum. Süperkritik Akışkan Teknolojisi, gerçekten yaratıcı, mantığın dinamiklerini iyi kullanan, konuyu çok iyi kavrayabilmiş insanların elinde muazzam bir sihre dönüyor. Gerçekten çok güçlü bir sihir bu. Doğanın bizlere verdiği tüm bileşenleri, tüm şifa kaynaklarını, özetle doğanın mucizelerini konsantre etmenizi, onları doğadan saflaştırmamıza yarıyor.
Bundan 1,5 sene önce bir karar vermiştim. Dedim ki bu teknolojinin tüm ilmini, bilimini, şifasını, şimdisini ve geleceğini herkese anlatacağım, bu teknolojinin yaygınlaşmasında ve “Türkiye’nin Dünya’nın bir numaralı Süperkritik Akışkan Teknolojisi Gücü” olmasına katkı sağlayacağım demiştim. Tarım, gıda, biyoteknoloji, ilaç ve biyomedikalin dokunduğu her alanda süperkritik teknolojisi doğadan yüksek katma değerli ürün elde etmede Türkiye muazzam bir güç olabilir.
Ne dersiniz, hep birlikte yapamaz mıyız?
