İnsanoğlunun varoluşundan günümüze kadar kısa bir yolculuğa çıkarsak bizi bu günlere getiren tüm donanımın öğrenme yoluyla gerçekleştiği gerçeğini görürüz.
İlk öğretmen olan doğanın kendisi iken bir müddet sonra insanoğlu doğanın sırlarını da kendisi öğrenme ihtiyacı hissetmiş ve bu yolla kendinin tamamlanması sürecine girmiştir. Öğrenmenin her bireyin algısı, genetik veya zihinsel gelişmişliği, ilgisi veya karşılaştığı olaylardaki deneme yanılma yoluyla edindiği tekrarlara bağlı olduğu ortaya çıkınca bu kez öğrenmenin kolay hale getirilmesi için farklı yollar izlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. İşte tam da bu noktada herhangi bir konuyu iyi bilenlerin daha az bilene veya hiç bilmeyenlere -bizzat yaşayarak öğrenme- sürecinden kurtarılarak aktarılmasını sağlayacak bir sistemin kurulması çok eski dönemlerde bir zümrenin oluşmasına hatta bir meslek olarak ilerlemesine neden olmuştur.
Ö ğ r e t m e n l i k…
İlk çağ insanlarından itibaren öğreticilik bir noktadan sonra bilge kişilik olarak insanların rehberi olmuş daha sonraları ise yazının icadıyla toplulukların kendi iç dinamikleri çerçevesinde gelecek nesillere toplu eğitimler veren insanlar olarak öğretmenlik sıfatıyla değer gören, itibarlı kişiler sınıfına dahil olmuşlardır.
Ancak insanlığın var oluşundan bu yana iyi ve kötü kavramı hep yarış halinde olmuş, günümüzde olduğu gibi iyiye, gelişmeye, güzelliklere, özgürlüklere, huzur ortamına ve eğitime karşı cehaletten, savaştan ve kölelikten beslenen zümrelerin ilk hedefi haline öğretmenler gelmiştir. Yeni nesillerin bu kötü zihniyetteki insanların gücünün kırılması noktasındaki çağdaş eğitim anlayışının kaostan ve gericilikten beslenen kişilerin saltanatını sıkıntıya sokması tarihler boyunca öğretmen olan (eski dönemlerde filozof, bilge kişi, müderris vs) insanların kimi zaman hayatlarını kaybetmesine neden olmuştur. Ancak kendini her şeye rağmen eğitime ve geleceğe ışık olacak güzelliklere adamış olan öğretmenlerin canları pahasına yürüdüğü yola kalıcı engel koymaya kimsenin gücü yetmemiş ve onlar gelişmenin önünde durdurulamaz ışık olarak hep var olmuşlardır.
Yıl 2022…
İlk öğretmemiz Atatürk’ün “Vekil maaşları asla öğretmen maaşlarını aşmasın” diyecek kadar öğretmenlere verdiği değeri silmeye çalışan, sözde inandığı Kuran’ın ilk emrinin “Oku” olmasına rağmen okumamak ve okutmamak da ısrar eden, “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diyen” Hz. Ali’ye inat öğreten öğretmenlere tüm cahilliğiyle saldıran, hatta bombalarla canını alan zihniyete rağmen gelecek günlerin tüm öğretmenlerimiz için güzellikler getirmesini diliyoruz.
Tek derdi öğrencilerine daha fazla neler öğretebilirim olması gereken öğretmenlerin insanca yaşamdan uzak maddi buhranların içerisinde kalmadan toplumda hak ettiği saygın yerlere getirilmesinde ise hepimizin sorumluluğu ve payı vardır.
Öğretmensiz topluma doğru gidişe dur demek bizim elimizde.
Sevgiyle kalın.