Osmanlılarda savaşlarda kazanılan bir başarıya istinaden askerin moral ve motivasyonunu arttırmak için Gülbank’lar okunurdu. Farsça’da “gül sesi” mânasına gelen Gülbank toplu halde okunurdu. Bu ifade Gülbank çekme şeklinde ifade edilirdi. Gülbankler yapılacak işin hayırlı, uğurlu olması veya sağlık, esenlik, başarı dileğiyle ve kalıplaşmış bir ifade tarzıyla Allah’a yalvarıp yakarmayı dile getiren dua metinleridir. Osmanlı cemiyet hayatında çeşitli toplantılar yanında dinî törenlerde, özellikle tarikat âyinlerinde okunan birbirinden farklı gülbank metinlerinin en belirgin vasıfları, dualar gibi seci ve iç kafiyelerin de yardımıyla ve belli bir eda ile yüksek sesle okunmaya elverişli melodik bir yapıya sahip bulunmalarıdır. Gülbankler, genellikle bitirilen işin ardından gülbank çekmekle görevli kişi tarafından okunurdu. Yahya Kemal bir şiirinde; Vur pençe-î Alî’deki şemşîr aşkına / Gülbangi âsumânı tutan pîr aşkına” demiştir.
Allah Allah
Allah Allah
İllallah Eyvallah
Hayırlar feth ola
Şerler def’ ola
Gönüller şâd ola
Meydanlar küşâd ola
Çerâğlar rûşen ola
Aşkımız, tâatımız ziyâde ola
Yüzlerimiz nûr, gönüllerimiz sürûr ola
Bi hürmeti aşk-ı ilâhî
Nûr-i Nebî, kerem-i Ebû Bekr ü Ömer ü Osmân u Alî
Gülbank-i Muhammedî
Pîrimiz Muhammed Nûreddîn Cerrâhî
Üçler yediler kırklar
Dem-i evliyaullah
Sırr-ı evliyaullah
Selâmet-i hâzirûn
Selâmet-i gâibûn
Takabbel minnâ kerem-i Mevlâ
Bi ism-i zâtike
Yâ Allah Hû
Osmanlı hayatında gülbank okuma geleneğinin gelişip yayılmasında tekkelerin ve tasavvuf erbabının önemli tesiri olmuştur. Doğum, ad koyma, sünnet olma, mektebe başlama, tarikata giren yeni dervişe arakıyye giydirme, evlenme gibi törenlerde ve cenazelerde bir şeyh veya hoca efendi tarafından gülbank okunurdu.Bektaşîliğe bağlı olduğu için Ocağ-ı Bektâşiyân adıyla anılan Yeniçerilik teşkilâtı merasimlerinde de çeşitli vesilelerle gülbank okunurdu. Hatta 94 veya 99. cemaat ortasında Hacı Bektaş babalarından biri Hacı Bektaş vekili olarak bulunurdu (Uzunçarşılı, s. 150). Bunun yanında, sabah ve akşam saatlerinde ordunun selâmet ve muvaffakiyetine dua etmek için dervişler görevlendirilirdi. Dervişlerin en kıdemlisi, yeniçeri ağasının atının önünde giderken yüksek sesle “kerîm Allah” sözünü tekrar eder, diğerleri de buna “hû” diyerek mukabele ettiği için (a.g.e., s. 159-160) bunlara “cemâat-i hû-keşân” denilirdi. Ayrıca ocağın başçavuşları ve çavuşları da zaman zaman kendi ortalarında gülbank çekme vazifesini görürlerdi. Nitekim yeniçeri aşçıları olan seğirdim ustaları arasındaki en yaşlı üç başçavuştan biri, etlerin kasaplardan teslim alınmasından önce Etmeydanı’nda yapılan törende meydan şeyhi olarak gülbank taşının üzerine çıkıp gülbank çekerdi.
Kaynak: Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi