Hidroksitrizol..
Zeytinyağında majör olarak bulunması gereken bir antioksidanın yani oleuropein’in parçalanmış hali… Bulunması gereken diyorum, çünkü tükettiğimiz çoğu zeytinyağında oleuoropein neredeyse yok..
Zeytinyağı ile ilgili BİLİMSEL ve KLİNİK araştırmalarda hep rastladığım terimdir şu: “High-Polyphenol Olive Oil“.. Yani aslında zeytinyağının kalitesini tanımlar.. Ve eğer bir klinik araştırma yapılacaksa, çok iyi bir belirteçtir, yüksek polifenollü zeytinyağı..
Yüksek polifenollü zeytinyağının kalp-damar sağlığını koruyabileceği saptanmıştır.
Türkiye’de bazı gıdalar gerçekten FONKSİYONEL GIDA olabilir. Yani içeriğinin analizi yapıldığında, hastalıklardan KORUYUCU bir ilaç olabilir. Bunların başında zeytinyağı geliyor. Zeytinyağı, toplumumuzu hastalıklardan koruyucu, özellikle kalp-damar sağlığını güçlendirici bir koruyucu ilaç olabilir! Ama bir şartla.. İçerisindeki polifenol oranı yüksekse.. Hatta oleuropein oranı yüksekse..
Burada en az 56.000 kişiyiz.. İstatistikler diyor ki, Türkiye’de her 4 kişiden 1’i kalp-damar hastalıkları yüzünden hayatını kaybediyor.. Yani içimizdeki her 4 kişiden biri bu platformda kalp-damar sağlığı problemi yaşayıp, hayata gözlerini yumacak. Bu ben de olabilirim.
Durum o kadar ciddi ki.. Eğer Türkiye’de “canlı kalmak” istiyorsak, doğru zeytinyağını üretmeliyiz. Şartlar üretmemize el vermiyorsa, mutlaka zenginleştirmeliyiz. Yani aslında işin bilimsel olarak DOĞRUSUNU yapmalıyız.
Size açıkça söyleyeyim, Türkiye’deki bir çok insanın kalp-damar sağlığını korumak, tüm zeytinyağı üreticilerinin elinde. Onların bizlere ne kadar yüksek kalitede zeytinyağı sunduklarıyla ilgili bir olgu.
Hesaplarımı çok doğru bulmuyorsunuz ama ben yine de şöyle kaba bir hesap yapmak istiyorum. Türkiye 80.000.000 diyelim..
Günlük zeytinyağı tüketimi önerileni 50 ml.. 80.000.000 x 0.05 litre yani 4.000.000 Litre yapıyor.
Bu günde tüketilmesi gereken oran.. Bunu 365’le çarptığımda 1.460.000 ton yağ ediyor... Müthiş bir rakam..
Türkiye’nin toplam zeytinyağı üretimi ne kadar peki? 250.000 ton!
Daha biz kendi ihtiyacımız olan zeytinyağını dahi üretememişiz anlamına geliyor bu hesap..
Tabi burada önemli olan o ilk başta söylediğim günlük tüketim miktarı.. 50 ml değil de (ortalama polifenol oranına göre belirleniyor bu oran aslında), 10 ml yüksek polifenollü yağ olsa, o zaman işte 5 kat azalacak tüketim ve böylece aslında Türkiye’nin ürettiği miktara eşit, “sağlıklı” bir tüketim olacaktır
Diğer türlü Türkiye’deki zeytinyağı üretimini 5 kat arttırmalıyız. Bir de günde sürekli olarak 50 ml yağ tüketmenin, karbonhidrat zengini tüketim yapan toplumlarda obezite riskini de arttırdığını unutmayalım.
Zeytinyağı ile kalın…