Akrep deyince aklımıza iki kıskacı ve kuyruğunun ucunda bir adet zehirli iğnesi olan eklem bacaklı; oldukça atik ve tehlikeli bir hayvan geliyor. Ancak bu kadar yüzeysel bir tanım yapmayacağız bu sayımızda. Şöyle ki: Bilinen en eski karasal akrep 435 milyon yıl kadar önce yaşamıştır. Dünya üzerinde Antarktika ve Yeni Zelanda hariç tüm kıtaların tropik ve subtropik kısımlarında var olabilen; irili ufaklı popülasyon kurabilen; hayatta kalma ustası ve evrim harikası, özel canlılardır. Bu canlıların ülkemizde yaşayan ve ölümcül olarak sınıflandırılan üç türüne yakından bakacağız.
Akreplerin dünya üzerindeki dağılımını yanda bulunan haritada görebilirsiniz (sarı renkler akreplerin dağılım gösterdiği alanları işaret etmektedir).
Yüksek irtifalarda (5000 m civarında Himalayalar ve Ant Dağlarında) yaşayan akrep türleri kaydedilmiştir. Kar altında aylarca kalabilirler ve karlar eridikten sonra normal yaşamlarına devam edebilirler. Bazı akrep türlerinin hiç su ve yiyecek olmadan 1 yıl kadar yaşayabildiği rapor edilmiştir. Radyasyona o kadar dayanıklılardır ki radyoaktif bir patlama sonrası bütün canlılar ölse de akrepler yaşayabilirler. Tüm akrepler nokturnal, yani gececildir.
Dünya üzerinde, 23 familya hâlinde dağılmış takriben 2597 tür bilinmektedir*. Türlerin çoğu dünyanın sıcak bölgelerinde bulunurlar. Bazı türler Akdeniz ülkeleri gibi ılıman sahalara adapte olmuşlardır. Türkiye’de 4 familyaya ait 41 türün yaşadığı bilinmektedir. Ülkemizde görülen familyalar;
-Buthidae,
-Euscorpiidae,
-Iuridae,
-Scorpionidae familyalarıdır.
Bunlardan sadece Buthidae ailesine ait türlerin zehirleri tıbbi açıdan tehlike arz edebilecek seviyededir.
Ülkemizde yaşayan ve Buthidae ailesine ait 12 türden sadece 3 tür ölümcül olarak tanımlansa da Buthidae ailesine mensup olan diğer türler de insanlar için risk unsurudur. Bu türlerden dergimizin 1. sayısında bahsetmiştik. Diğer 9 tür için de içiniz hemen rahat etmesin, çünkü alerjik ve bağışıklığı düşük bünyeli insanlar ile çocuklar için risk unsuru oluşturabilirler..
Bu sayımızda konumuz “Türkiye’nin Ölümcül Akrepleri” olduğundan Buthidae ailesine mensup olan Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yaşayan üç türümüzü daha yakından incelemeye başlayabiliriz.
Ülkemizin ölümcül akreplerini de kendi aralarında bir zehirlilik sıralamasına sokacak olursak öncelik Leiurus abdullahbayrami’ye, ikincilik Androctonus crassicauda’ya ve üçüncülük ise Hottentotta saulcyi’ye ait diyebiliriz.
Leiurus abdullahbayrami türü, Türkiye’de ilk kez 1959 yılında Adıyaman’da keşfedildiği zaman, Leiurus quinquestriatus adıyla kayıtlara geçirilmiş ve son yıllara kadar bu ad altında ele alınmıştır.
2009 yılında yapılan bir araştırmayla** Türkiye’deki popülasyonun Leiurus quinquestriatus türüne sokulamayacak kadar farklı olduğu anlaşılmış ve Leiurus abdullahbayrami adıyla tür kategorisine yükseltilmiştir. Türkiye’den verilen 2009 öncesi Leiurus quinquestriatus kayıtlarının hepsi günümüzde Leiurus abdullahbayrami türüne sokulmaktadır.
Leiurus cinsinin Türkiye’deki tek temsilcisidir. Kuyruğunun 5. segmenti koyu renklidir ve karapaksında (bazı hayvanlarda sırtı tamamen ya da kısmen örten kitinsi ya da kemiksi yapı) lir işareti mesosoma (akreplerde karın kısmının ön tarafı) segmentinin 5 karinalı olması ayırt edici özelliğidir. Güneydoğu Anadolu’nun batısında (Gaziantep, Kilis, Hatay, Kahramanmaraş, Mardin ve Şanlıurfa) rastlanır, Türkiye için endemik bir türdür. Zehri sıralamamızdaki ikinci ölümcül türümüz olan Androctonus crassicauda’ya göre iki kat daha kuvvetlidir. İsmi ülkemizin önde gelen araknologlarından Prof. Abdullah Bayram’a ithafen verilmiştir. Son derece agresif ve saldırgandır, kurak step bölgelerde genellikle taş altlarında rastlanır. 70-80 mm arasında boylanma görülür. Kurakçıl bir türdür.
Ülkemizin ikinci en zehirli akrebi ise Androctonus crassicauda türüdür. Sıcak ve kurak bölgelerde, step ve yerleşim yerlerinde, taş altlarında, ayrıca harabeler, ev, ahır gibi insana yakın yerlerde yaşamayı tercih eder. Gececil olan bu tür başta böcekler olmak üzere, örümcekler ve çıyan gibi canlıları avlar. Ülkemizdeki akrep sokması (scorpionism) vakalarının büyük bir çoğunluğundan sorumludur.
Davranış olarak orta derecede agresiflerdir, rahatsız edildiklerinde öncelikle kaçmayı seçerler ama sıkıştıklarında sokmaktan çekinmezler ve sokulan kişide ölüm riski çok yüksektir. Bu tür “Arabian fat tail” olarak da geçer. Androctonus adının kaba bir çeviriyle; Yunanca andras’tan (άνδρας), “insan”, “insan-katil” anlamına ve kteinein’den (κτείνειν) “kesmek” anlamına; crassicauda adının, Latince crassus’tan “kalın” veya “şişman” anlamına ve kauda’dan “kuyruk”, “yağ kuyruklu” anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Androctonus crassicauda, Orta Doğu’da geniş bir alana yayılmıştır ve adının “şişman kuyruklu insan katili” anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Türkiye’de Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da (Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Batman, Elazığ, Malatya, Adana, Mersin) bulunur. 80-90 mm civarında bir boylanmaya sahip olan, oldukça kalın kuyruklu, güçlü ve görkemli bir akreptir.
Ölümcül akreplerimizin üçüncüsü ise 110-120 mm boylanma ile aralarında en büyük boyutlara sahip olan Hottentotta saulcyi’dir. Bu görkemli ve ölümcül seviyede zehirli türümüz Güneydoğu Anadolu’da, Mardin, Batman, Şırnak ve Hakkâri illerinde yayılım gösterir. Orta derecede agresiftir. Kuyruğunun 5. ve 6. segmenti tamamen siyahtır.
2008 yılına kadar yalnızca Mardin’de kaydı bulunduğu için Mardin akrebi adı ile de anılır. Dağlık olmayan ve fazla yüksek olmayan rakımlı (658–1155 m) yerlerde bulunur. Mardin’de çoğunlukla yerleşim alanları içinde, taş örme bahçe duvarlarında görülür. Androctonus crassicauda gibi bu türümüz de insana yakın çevrede yaşar. Batman ve Şırnak’ta ise büyük taşların altında görülebilir.
Türkiye’nin dışında, İran, Irak ve Afganistan’da da görülen bu evrim harikası, ekstrem koşullar için tasarlanmış akrep; habitatımız ve ekosistemimiz için tüm diğer akreplerimiz gibi çok önemli ve değerli bir türdür.
Akrepler; örümceğimsiler sınıfından olan böcekçil ekosistemde, besin piramidinin tepesinde yer alan, birçok zararlı türün popülasyon kontrolünü doğal görevi olarak yerine getiren canlılardır. Akreplerin doğamız ve ekosistemimiz için önemini kavrayarak bu konuda bilinçlenmemiz gerekmektedir. Akreplerimiz ile ilgili bilinçlendikçe ve onları tanıdıkça ön yargılardan kurtularak onların yaşam haklarına da saygı göstermeyi öğreneceğiz. Hiçbir hayvanın yapmayacağı gibi akrepler de genel olarak tehdit algılamadığı durumlarda bir insana saldırmayacaktır. Karşılaşmaların çoğu farkında olmadan dokunma, üstüne basma, üstüne oturma gibi şanssızlıklardan kaynaklanmaktadır. Akrepler kötü niyetli canlılar değillerdir. Kendilerini savunmak için kullandıkları iğneleri bize zarar verebilme potansiyeli taşıdığından, biraz da görüntülerinden ötürü eski zamanlardan günümüze kadar efsane ve korku hikâyeleri ile anılmışlardır; bu sebeple hep yanlış anlaşılmış canlılardır.
Unutmayın! Akrepler, cam vb. düz zeminlere tırmanamaz ve zıplayamaz. Geniş ağızlı kavanoz benzeri bir obje ile kolayca ve zarar vermeden etkisiz hâle getirilebilir ve doğasına salınabilir.
Not: Androctonus crassicauda türünün ismi; Androctonus turkiyensis türü olarak değişmiştir.