Bilim ve bilimin insan hayatındaki pratiğe yansıması olan teknoloji, insanlık tarihinin her döneminde hayatın çeşitli alanlarını derinden etkilemiştir. Tarih boyunca, bilimin ve teknolojinin gelişimi, hem bireysel hem de toplumsal yaşamı dönüştürmüş, insan ve toplum üzerinde olumlu ve olumsuz etkiler yaratmıştır. Bu etkileri tarihsel bir perspektifle incelersek karşımıza iki manzara çıkacaktır. Öncelikle bilim ve teknolojinin insan ve toplum gelişimine olumlu katkılarına bir göz atalım.
Günümüzden yaklaşık on-on iki bin sene öncesine dayanan Tarım devrimi, insanlığın avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik yaşama geçişini sağlar. Tarım için gerekli olan ve nisbeten bilimsel sayılabilecek bilgi birikimi aynı zamanda toprağı daha verimli kullanma tekniklerinin gelişmesine yol açmıştır. Yerleşik hayata geçiş, toplumsal yapının şekillenmesine ve medeniyetlerin ortaya çıkışına katkı sağlamıştır.
18.yy da gelişen Sanayi Devrimi ve Modernleşme bilimsel buluşların üretim teknolojileriyle birleşmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Buhar makinesi, tekstil makineleri ve demiryolları gibi icatlar, hem ekonomik hem de sosyal dönüşümler yaratmıştır. Bunun neticesinde insanlar daha fazla mal ve hizmete erişim sağlamış, şehirleşme hız kazanmıştır.
19.ve 20. yüzyıllarda tıp bilimi, aşıların bulunması, cerrahi tekniklerin geliştirilmesi ve antiseptiklerin kullanılması gibi yeniliklerle büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Bu gelişmeler, ölüm oranlarını azaltarak insan ömrünü uzatmış ve salgın hastalıkları kontrol altına almaya yardımcı olmuştur.
20.yüzyılın ortalarından itibaren gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri, internet ve mobil cihazların yaygınlaşmasıyla yeni bir dönem başlatmıştır. Bilgiye erişim kolaylaşmış, uzak mesafelerde de olsa iletişim hızlanmış ve mesafeler anlamını yitirmeye başlamıştır.
Tüm bu olumlu yansımalarının yanı sıra teknolojinin insan ve toplum üzerinde olumsuz etkileri de olmuştur. Bunlara kısaca değinecek olursak;
İnsanların gündelik hayatlarını kolaylaştırıcı etkileriyle kendini gösteren Sanayi Devrimi, fabrika bacalarından çıkan karbon salınımı ve diğer endüstriyel atıklar nedeniyle çevreyi olumsuz etkilemiştir. Fabrikaların yaydığı dumanlar, toprak, su, hava kirliliğine neden olmuş ve bu durum canlılık popülasyonun azalmasının yanısıra bir yığın sağlık sorunlarını beraberinde getirmiştir.
Bilimsel ilerlemeler, modern silah teknolojilerinin gelişmesine yol açmıştır. 20. Yüzyılda yaşanan iki dünya savaşı, atom bombaları ve diğer kitle imha silahları, insanlığın yıkım kapasitesini arttırmıştır. Bu durum milyonlarca insanın ölümüne ve şehirlerin yok olmasına neden olmuştur. Teknoloji bir yandan insanların işini kolaylaştıracak yeni buluşlara imza atarken diğer yandan tüm insanlığı topyekün yok edecek kadar tehlikeli bir üretim aracına dönüşmüştür. Modern teknolojilerin yoğun kullanımı, fosil yakıtların tüketilmesine ve iklim değişikliğine neden olmuştur. Buzulların erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesi ve biyolojik çeşitliliğin azalması gibi sorunlar, teknolojinin olumsuz etkileri arasında yer alır.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin kontrolsüz aşırı kullanımı, dijital bağımlılık ve sosyal izolasyon gibi insan psikolojisini bozan sorunlara yol açmıştır.
Sonuçta; Bilim ve teknoloji, insanlığı daha iyi bir geleceğe taşıyabilecek potansiyele sahip olmakla birlikte, kontolsüz ilerlediğinde ve bilinçsiz kullanıldığında insanlığın topyekun yok olmasına yol açabilme potansiyeline de sahiptir. Bu nedenle, bilimin ve teknolojinin gelişimi sürecinde evrensel etik değerler, çevresel süreçler, toplumsal değişimlerin getirebileceği yeniliklerin olumsuz yönleri, insan psikolojisine etkileri vb. dikkate alınmalıdır. Fakat ne yazık görünen o ki insanlık olarak teknolojinin gelişmesinde ve ortaya konulan ürünlerde henüz böyle bir filtreleme sistemi geliştirilememiştir. Gelecekte teknolojinin fayda/zarar dengesinin gözetilmesi ve bu filtrelemenin yapılması insanlar ve toplumlar için daha sürdürülebilir bir yaşam sunabilmesi açısından mutlak bir önem arzetmektedir.
Bir sonraki yaımda buluşmak dileğiyle… Sevgiyle kalın hoşçakalın…