Bazen kendinizi güncellemeniz gerekebilir yani fabrika ayarlarınıza gelirsiniz. Fabrika ayarı da ne derseniz; ben buna kendin olma diyorum.
Yer ve mekân değiştirdiğinizde ister istemez etrafınızdakileri tanıyana kadar içinizdeki doğal kişiliği ortaya koyamazsınız. Sizin ön yargılarınız vardır ve atacak olduğunuz her adıma bu önyargılar bir set çeker. Aynı şekilde bulunduğunuz ortamın da kendine ait alışkanlıkları vardır ve ister istemez siz bu alışkanlıkları da önemsemek durumunda kalırsınız. İşte bu noktada fabrika ayarları bozulur. İşte ben tam da bu noktadayım. Mesleğimin 30. yılını kutlama şerefine konfor alanımı değiştirerek yeni bir değişim ırmağı içine girdim. Bu değişim ırmağının engebeli yatağından habersiz; duygularım çalkanarak akarken elbet ben de sükuta ereceğim durgun deniz sularını hayal ediyorum. İşte; bu deniz suları fabrika ayarlarına döndüğüm an olacaktır. Değişim ırmağı ise kendimi güncellediğim anlardan ibaret olacak.
Bizim mesleğimize baktığınızda hep aynı işi yapıyormuşuz gibi gelebilir size. Halbuki hekimlik mesleği de bulunduğunuz coğrafi yer, mevcut imkanlar ve kültürel alışkanlıklarla sınırlanır. İşte bu noktada kendinizi güncellemek durumunda kalırsınız. Tıpkı şu günlerde benim yaptığım gibi.
Yeni yerleştiğim bu ilçede ve hastanede henüz bir ayımı bile tamamlamadım. Ama bu bölgenin hastalarının ; büyük şehirlerde her imkana sahip olan ve doktoru beğenmedikleri taktirde başka bir doktor seçeneği olan hasta gruplarından olmadığını görebiliyorum. Çoğunluğu köylerden gelen, şifa bulmak için özel hastane masraflarını düşünmeyecek hastalar. Hekimin karşısında saygıyla eğilen, “sen ne dersen doğrusu odur” diyen mazbut hasta ve hasta yakınları. Hâlbuki ben uzun zamandır Google hekimliği ile yarışıyordum. Muayene dakikalarımın çoğunluğunu hastalarımın internet üzerinden öğrendiği bilgileri ayrıştırarak geçiriyordum. Bazı hastalar mutlu ayrılıyor bazıları ise tatmin olmadan poliklinikten çıkıyordu. Oysa en yakın ile 40 km uzaklıkta olan bu ilçede bakir kalmış bir hekimlik vardı.
Bu coğrafya ve kültürel yapı benim tanıdığım bir yapı. Böyle olması fabrika ayarlarıma gelmemi kolaylaştıracak. Yani bölge halkının bana; keyif aldığım hekimliği tekrar hatırlatacaklarını düşünüyorum.
Sevgili okurlarım; 30 yıllık hekimliğimde mesleğimi keyifle icra etmeyi neredeyse unutmuşken bir zorunluluktan doğan hastane değişikliği ile bu keyfi tekrar kazanmayı ümit ediyorum. Bu kısacık yazı; hekimliğin bölgeler, imkanlar, maddiyatlar, kültürel yapıların arasına sıkışmasından hissettiğim duygulardan esinlenerek yazılmış bir yazıdır.
Hayattaki en kıymetli şey; değer verildiğin yerde hak ettiğin değerle yaşamaktır. Sağlıkla kalmanız dileğiyle…