Bilenler bilir efendim biz bir maceraya çıktık ama ne macera , masal mı desem ,serüven mi desem, ne desem bilemedim. Bursa il milli eğitim müdürlüğü koordinesinde bir işbası gözlemi olan okul dışı öğrenme ortamları konulu eğitim için İspanya ya doğru koyulduk yola. Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik….Eee böyle anlatınca hem zevkli hem eğlenceli oluyor ama işin birde başlangıcı var ve ben başlangıçları hem çok severim hem de çok doğal bulurum. Ee o zaman haydi başa saralım. Efendim malumunuz ben acemi bir gezginim ,yani hayatı gezerek görerek öğrenen bir eğitimciyim. Naçizane gezer, görür bunlara duygularımı katar, anlatırım. Neyse kendimce birçok yer gezdim ,gördüm hatta anlattım , ama takdir edersiniz ki hiç tek başıma bilmem kaç km uzakta bir şehre gitmedim ,yani yurtiçinde gittim de ,dil bilmediğim ,iz bilmediğim , çok ama çok farklı bir kültüre sahip yabancı bir ülkeye gitmedim. Ama hayalim olan bir ülke ibaresini atlamayalım, İspanya Endülüs ve hayallerim… Neyse bu proje çıktı ve başladık çalışmalara, ben yol alırken tek gitme ihtimalim baya ağır basmaya başladı, ama ben hep aman ne olacak ya, tek-mek hallolur diye diye sanki kendimi kandırdım. Sonra bir baktık ben bildiğiniz İspanya yolcusuyum . Böyle anlatınca çok basit oldu gibi….
Yok yok ,dürüst olmak gerekirse hiç bu kadar kolay değildi sürecimiz. Son bir ayı, bir ben, bir Allah, birde ailem bilir. Her gün aynı muhabbet ay nen ne yapacağım orda, dil bilmem, iz bilmem , hii orda ne vardı ,neye binecektim ben ,dur bir bakayım, hoop Google , hop haritalar, oteller, yollar ,biletler, tamamen böyle geçti gitti bir ay…
Bir de etraftan ay sen tek mi gideceksin?
Hımm ehh, evet hımm, nasıl olur ki sesleri …
Stres tavan ,ama ben vaz geçer miyim?
Bu durumda eşime ve aileme kısa bir teşekkürü borç bilirim. O kadar daraltmama rağmen vazgeçme telkinleri için, neyse efendim sonunda planı yaptık.
Yerleri ,biletleri ayarladık. Ben 2 gün Madrid yapacağım. Sonrasında, 5 gün La Carolina be yine 2 gün Granada yapıp Madrid e tekrar geçip evime döneceğim.
Tek satıra sığan plan kalbime sığmıyor, hani sem gezgindim rüştünü ispat etle, kızım ne alaka ya dil bilmezsin iz bilmezsin otur evinde arasında git gelle hop gözümü Madrid te açtım.
Vay bee ben simdi ispanyada mıyım?
Yok artık, bu dev havaalanı ilk imtihanım hadi hayırlı olsun…
O çat, pat aklımda kalan İngilizcemle indim uçaktan.
Ya Baraja havaalanı burası Mardin değil.))
Madrid diye diye attım kendimi yollara, önce ne yapıyorduk?
Madrid hava alanından Sur meydanına gideceğiz.
İste burada, tam olarak sudan çıkmış balık gibi hissettim. Bir şey soruyorum herkes suratıma bakıyor. Allah’ım ben ne yapacağım derken bir kenara oturdum. Çantalarımı aldım. Biraz etrafı gözlemledim. Her milletten, her çeşit insan var. Çok değişik diller konuşulmakta ve insanlar bir oraya bir buraya yol alıyorlar. İşte bu önemli ve güzel bir ayrıntı.
Sonra planladığım gibi transfer aracına bindim. İlk kısmı atlatıyorum ama, oteli nasıl bulacağım derken, Türk bir aileyle karşılaştık. Biraz konuştuk, ama pek bir yardım sever olmasalar da onlarla aynı yerde indim. En azından böyle bir faydaları oldu. Neyse efendim, oteli bulup ilk yorgunluğu ve korkuyu üzerimden atmamla kendimi sokaklara attım. İlk hedef; plazo mayor meydanı dedim ve açtım navigasyonu düştüm yollara. Telefona baka baka giderken bir teyzeyle göz göze geldik istemsizce. Plazo mayor dedim. Ve oda ne kadar naif bir kadınmış ki bunu dert edindi ve tuttu kolumdan beni meydana götürdü. Konuşamasak da ömrümce bu harika hareketi unutamayacağım.
Hadi birazda meydandan bahsedelim:
“Plaza Mayor (
Türkçe:
Büyük Meydan)
İspanya’nın
Madrid şehrinde
III. Felipe döneminde inşa edilmiş bir
kent meydanı. Şehrin diğer ünlü meydanı olan
Puerta del Sol’un birkaç sokak ötesinde yer almaktadır. Dikdörtgen şekilli ve 129 m × 94 m (423 ft × 308 ft) boyutlarına sahip meydan üç katlı yapılarla sınırlanmıştır. Bu yapılarda bulunan 237 adet balkon Plaza Mayor meydanına bakmaktadır. Meydana toplam dokuz yerden girilebilmektedir. Plaza Mayor inşa edildiğinden beri pazar yeri,
boğa güreşi, futbol maçları, halka açık idamlar gibi birçok farklı etnikliklere ev sahipliği yapmıştır.
İspanyol Engizisyonu döneminde halka açık yargılanmalar ve sonrasındaki idamların ağırlıklı olarak gerçekleştiği yerdir. Plaza Mayor’u saran
revakların altında birçok geleneksel ve eski mağaza ve kafe yer almaktadır.
Madrid şehrinin koruyucu azizi olan
Aziz Isidro’ya adanan kutlamalar bu meydanda gerçekleşmektedir. Günümüzde Plaza Mayor, Madrid şehrinin en önemli turistik bölgelerinden birisi olup, binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir”(vikipedia). Yani böyle her yeri pencere, her yönde kapısı olan ve insanı çepe çevre saran sarmalayan bir yerdir. Ee ben buradan nereye gitmeliyim derken aklıma sokak lezzetleri pazarı gibi bir yer vardı ora nerde ya diye aratmak geldi ve başladım aratmaya ve navigasyon sağ olsun başladım yürümeye ve ilginçtir ki içimde ne korku ne endişe kaldı tam tersi bana sanki ait olduğum bir yer hissi verdi Madrid ve evet hedefe ulaştım . Burası yiyecek pazarı gibi bir yer ama samimi ve kafeden farklı bir yer ,her lezzetin ait olduğu stantlar var ve insanlar tezgahlarda bunları tadıp oturup sohbet edebiliyor. Madrid’in Sol Meydanı yakınına 1916’da inşa edilen Mercado San Miguel, Madrid’de en çok ziyaretçi ağırlayan turistik duraklardan. 2003’te girişimciler tarafından satın alınarak modern bir yapıya kavuşturulan pazar yeri, günün her saati yerel kültürü deneyimlemek, kentin alışveriş yaşamını yerinde görmek isteyenler tarafından ziyaret ediliyor (vikipedia). Birçok turist burada çeşitli yiyecekler ve içeceklerin tadına bakıp deneyimleme fırsatı buluyor ve bende kendimi çok rahat hissettim.
Değişik tatları, zeytin, peynir, tapas ve çeşitli deniz ürünlerini deneyimledim ve şunu söyleyebilirim mutlaka görmeniz gerekenler listenize burayı da eklemelisiniz.
Sağlıcakla kalın…