Gün gelmiyor ki bir musibet ve felaketle karşılaşmıyoruz. Artık uzaylıların gelmesi de yakındır. Birisi sabah kalkıp, uzaylıların koloni kurduğunu söylese şaşırmayacak duruma geldik. Allah beterinden saklasın deme noktasındayız. Bu bela ve musibetlerde tavrımız nasıl olmalıdır? Her musibetten ders çıkaran bir toplum olmalıyız. Sel felaketine ne kadar hazırlıklıyız? Depremlere hazırlıklı mıyız? Kıtlığa ve susuzluğa hazır mıyız? Allah muhafaza olası bir işgale karşı silahlarımız yeterli mi? En önemlisi insan kalitemiz ne durumda? En önemlisi de bu. Toplumsal birlikteliği sağlama adına ve toplumun dinamiklerini bir arada tutma adına bireyler ve aileler güçlü mü? Bu sağlamsa iyi yönetici, iyi yerel yönetimi ve sağlam bir devlet yapısının da olması olasıdır. Çünkü medyatik olan halkın insani gerçeklikten çok uzak olduğunu son yaşananlardan anlıyoruz. Deprem sonrası yağmaya giden karakter yoksunları, sele kapılmış insanımıza el uzatmaktansa, videosunu çeken bir nesil haline nasıl geldik. Öncelikle bunu vurgulamak lazım. Önümüzde seçim var. Öncelikle insana değer veren, insani özelliklere katkı yapacak idarecilerin seçilmesi önemlidir. Parti ismi söylemek benim gibi bir akademisyenin işi değildir. Ancak her kim devlet yönetimine tekrardan talip olur veya yeni bir kan ile iktidara gelmek istiyorsa, insan hamuruna nasıl katkı yapacak önce bu hususu netleştirmesi gerekir. Eğitim, ahlak ve dürüstlük öğretilerine ve önce insan olabilme kriterlerine pozitif olarak neler katabilir detaylandırması gerekir. Yoksa bu milletin güzelim hasletleri kaybolmaya mahkumdur. Bu insani kriterler de kaybolursa, millet olma özelliğimiz büyük sıkıntılara gebedir.