Şeytan ademi kucağına oturtmuş ha bire konuşturuyor !
Kendisini çaktırmadan allayıp pulluyor, az buçuk doğru bir buçuk yalan falan falan… Koyun sürüsünün kaval dinlediği gibi de dinliyor ahali, şeytanın o ademe söylettirdiklerini…
Gak diyor huk diyor, vitrine cezbediyor, etrafı oyalıyor, arkadan malı da götürüyor, kayıkçı kavgasını seyredenlere çaktırmadan !
Kukla insan mı yok bu dünyada, ip mi yok şeytan içün, ipi takmış kendi kullarının boyunlarına parmağında oynatıyor…
Hele bir de bir kucaktan ötekine savurdukça o bendelerini, ne çok keyif alıyor iblis.
Gün geliyor, şeytanın parlattığı ademoğulları, şeytanın pabucunu dama attıklarını bile zannetmeye başlıyorlar ki, şeytan perde ardından kahkahalar atıp göbeğini kaşıyarak sufle vermeye devam ettirdiğini çaktırmıyor bile o sırdaşlarına.
Eeee şeytan bu…
Şeytanla kolkola, koyunkoyuna, elele ademler arz-ı endam ediyorken yeryüzünde, öteki saflar ya görmüyor, ya görmezden geliyor, ya yalana ve sahteye inanıyor veya yediği kazıktan zevk alıyor(sa), ne diyelim !
Divan şairi Nâbî bir beytinde:
“Aybdır âkıle şeytan beni aldattı demek
Kendi nefsimdir eden nefsime ilkā-yı fesâd”, diyor…
Bize de gördüğümüzü söylemek kalıyor, dilsiz şeytanlardan olmamak içün…
Çoğunluğun şeytanın ayak izlerini (*) takip ettiği, şeytanla şeytani işler içün yarıştığı bir dünyada, iyiden, iyilikten, hayırdan bahsetmekte olan sahtekârlar da var tabiki, hem kabul de görürler ortamını bulunca, çün ki bu çoğunluktaki herkes orda siyâsa kurdudur, yekdiğerine nasıl kazık atacağı hesabını yapmakta da birer usta güreşçidirler…
Nâbî bir diğer beytinde ise şöyle demiş:
“Olmuş o kadar halk-ı cihan mekrde üstâd
Kim sâbıka-i şöhret-i şeytan unutulmuş”
Yoldaşı, sırdaşı, arkadaşı, fikirdaşı, eşi dostu şeytan olana bir de “iyi bilirdik”, “bizdendir” demeseler bari, şıracının şahidi o bozacılar…
Onların şeytanla dost ve sırdaş olduklarını kimsecikler (güyâ) bilmiyormuş, şeytan tarafından iğvâ ve iğfal edildiklerini ise kimselere söyleyemiyorlarmış !
“Euzu..” çekip şeytanı kovuyor da insan, şeytanlaşmış olana ne çekilirse çekilsin, gitmiyor o hınzırlaşmış münafık ve kafir…
Şâir Eşref’in bir beyti ile bahsi nihayetlendirelim:
“Hicvedersem hâini zâhid günâh ettin deme
Dîn-i İslâm’da sevaptır çünkü şeytan taşlamak”
__________
(*)“Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takip etmeyin. Kim şeytanın adımlarını takip ederse, muhakkak ki o, edepsizliği (yüz kızartıcı suçları) ve kötülüğü emreder…” (Nûr sûresi, 21)
“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yeyin, şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin apaçık bir düşmanınızdır.” (Bakara sûresi, 168)
“Kim Allah’ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür. (Şeytan) onlara söz verir ve onları ümitlendirir; hâlbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir.” (Nisâ sûresi, 119-120)
“…Şeytan insanı (uçuruma sürükler, sonra da) yüzüstü bırakıp rezil rüsva eder.” (Furkân sûresi, 29)
“Her kim onu dost edinirse, mutlaka o kimseyi saptırır ve onu cehennem azâbına sürükler.” (Hac sûresi, 4)