Ana Sayfa Bilim&Teknoloji, Can Kayacılar, Köşe Yazıları 6 Ocak 2025 25 Görüntüleme

Yeter ki Mücadele Edin!

1800’li yılların ortaları.. O zamanlar anatomi bilimine, tıpkı şu an biyoteknolojiye olan ilgi gibi inanılmaz bir ilgi var. O dönemlerin doğa bilimleriyle uğraşan insanları “anatomi” ile uğraşıyorlar. Güvercinler, böcekler diğer canlılar.. Bunların biyolojik sistemleri.. O zamanlar daha “doku boyama” yöntemleri ve doku bilimi olan “histoloji” daha yeni gelişiyor.

Alman anatomist “Heinrich Wilhelm Gottfried von Waldeyer-Hartz”.. Zamanının oldukça ünlü bir nöroanatomisti aslında. Vücudumuzda kendinin de isimlendirdiği Waldeyer halkası olarak bilinen ağız ve boğaz çevresi tonsillerini (hani o hasta olduğumuzda şişen tonsiller) anatomik olarak isimlendiren kişi aslında Heinrich..

Ama onu tarihe not düşüren keşfi, daha doğrusu isimlendirmesi “nöron” isminin isim babası olması.. Yaptığı çalışmalarda, tarihte “nöron” kelimesini ilk defa kullanıyor, böyle bir doku tipi var diyor ama üzerine çok düşmüyor ve yapısı, çalışma mekanizmaları gibi şeylerden hiç bahsetmiyor..

Bir kaç yıl sonra İspanyol Nöroanatomist “Santiago Ramón y Cajal”, sinir sistemi hakkında öylesine doku boyamaları yapıyor ve öylesine çizimlerle bunu ortaya koyuyor ki, yıllar sonra bu alanda Nobel Ödülü bile kazanıyor. Biz nöronların yapılarına ait ilk görselleri, sinir sisteminin ilk organizasyonel yapısını Cajal’dan öğreniyoruz. Cajal, sadece “nöronlar var” demiyor, şöyle şöyle tipte nöronlar var, dendrit denilen uzantıları da var hatta bu uzantıların en belirginlerini içeren “Purkinje nöronlarına” da isim babalığı yapıyor.

Bu hikayeyi paylaşmak istememin bir kaç nedeni var.. 1800’lü yılların ortalarında olan bu keşiflerde Dünya’da savaşlar devam ediyor. Devletlerin yıkılmasına neden olabilecek denli hemde.. Avrupa’da, özellikle de İrlanda’da insanlık tarihinin en ürpertici kıtlığı yaşanıyor. Salgın hastalıklarla insanlık, tedavisi olmadan savaş veriyor..

Ve bu ortamlarda bile bilimsel keşifler asla ama asla durmuyor. Birbirini izleyen, o kadar çok bilgi, teori, deneysel gözlem paylaşılıyor ki gerçekten insan inanmakta güçlük çekiyor.

Sözü şuraya getireceğim: Bilim, şartlar ne olursa olsun bir şekilde yapılabiliyor. Hep böyle olmuş. En karanlık dönemlerde, dünyayı değiştiren teknolojilere, keşiflere imza atılmış.

Gençler, ülkemizin pırlantaları.. Aslında sözüm size.. Bu yaşamda uğruna çalıştığınız, mücadele ettiğiniz bir konu olsun. Ve şartların zorluğu ne olursa olsun, o mücadelenizde attığınız adımlar, verdiğiniz kararlar, ilerlediğiniz yol, emin olun tarihe not düşecek düzeyde olacak. Siz yeter ki bunu, eskilerin tabiri ile “can-ı gönülden” gerçekleştirin.

Çinli filozof Lao Tzu’nun çok sevdiğim ve bir çok yerde de karşımıza çıkan bir sözü var: “A journey of a thousand miles begins with a single step.”
(Bin millik bir yolculuk bir adımla başlar.)

Yeni başlangıçlara, yeni kararlara vesile olan güzel bir gün geçirmenizi dilerim.

Yorumlar

İlginizi çekebilir

Go home Marcao  

Go home Marcao  

Tema Tasarım | Osgaka.com