Ana Sayfa Köşe Yazıları, Prof.Dr.İnanç Özgen 4 Ocak 2025 30 Görüntüleme

Adalet Şirketleşebilir mi?

Sizce ülkedeki hakimler ve savcılar bağımsız kurumlar dışında şirketlerin tekeline girdiğinde ve bu şirketlerde yargı üzerinde etkisi olabilecek ve alınan kararlarda şirketin danışma kuruluna da soracak dense bu yargıdan bir şey beklenebilir mi? Tabi ki beklenemez. Bazı karar verici organlar vardır ki, adaletin terazisini kaydırmadan bağımsız karar verebilsinler. Ve o ülkede veya karar mekanizmasında şaşma olmasın. Böyle bir şey yargıda düşünülebilir mi? Zaten düşünülemeyeceğini herkes gibi bende biliyorum. İhtimal veya olasılık dahilinde akıldan geçirilebilir mi? Geçirilemez dediğinizi de duyuyorum. Toplumda belirli konularda karar vericilerin bağımsız olmaları ve sadece ve sadece aynı dili konuşanlar tarafından yönetilebilmeleri ve rüzgar nereden eserse essin dik durabilmeleri şarttır. Bazı ülkelerde şirketleşme veya danışma kurulları o ülkede karar vericilerin tasarruflarında ve işleyişlerinde daha çok söz sahibi olabilme ihtimalleri var mıdır? Belki vardır. Oda o ülkenin adalet ve kurumların işleyişinde ki demokrasi kültürünün oturmuşluğu ile ilişkilidir. İnsanlar dik durabildikleri ölçüde karşısında ki muhataplarına karşı güçlü durabilirler. Cesaret önemlidir. Bu cesaretin kazanımlarını bekliyorsa bir kurum veya organ, aynı havayı soluduğu veya aynı dili konuştuğu insanlarla ancak yol yürüyebilir. Türkiye’de zamanında rektörlük seçimleri kalksın diyen birçok kişinin şu anda keşke rektörlük seçimleri olsa da kendi yöneticilerimizi kendimiz seçsek dedikleri oluyor. Neden? Çünkü üniversite rektörünün yönetim mekanizmasının bağımsız olmasının, bilim ve yeterlilik noktasında seçici olabilmesi ihtimalini daha çok arttırıyor. Alt yönetim kadrolarında bile siyasetin izinin gözlemlendiği, siyaset mekanizmasında kimin rengi yönetimin rengine daha çok  yakın ise yönetici olabildiği bir sistemde alttakiler çalışsın, üsttekiler, bir üstekine daha yakın sadece ve sadece onlar üniversiteleri yönetebilir mantığıyla hareket edebilme, fikri hür ve vicdani hür nesillerin yetiştirilmesi önünde engel oluşturuyor. Bu şu anda uygulanma aşamasının ikinci ve üçüncü merhalesinde olduğundan çok fazla hissedilmiyor belki ama, siyasete tamamen bulaşmış yeni nesil yöneticiler ve rektörlerle daha çok ayyuka çıkacağı ve ilerde yükseköğretimde bilimsel yeterlilikten çok siyasi yeterliliklerin ön plana çıkacağı bir sistemin temelleri atılıyor. İlerde farklı düşünceye sahip bir iktidar geldiğinde de bu sistemi savunabileceksiniz, yöneticilerinizi bu şekilde seçmeye ve atamaya devam edin. Günün birinde bu seçim zorunuza gidecektir.  Yukarıda ki konuyu da bağlayacak olursak. Hakim olsun hakem olsun, sadece ve sadece o havayı soluyanların yetkisinde ve salahiyetinde bağımsız karar verebilmeli. Kararlarını uygulayacağı muhataplarının yönlendirmesi ve etkisiyle karar verecek bir mecrada buluşmaması gerekmektedir. Yoksa güçler ayrılığı ilkesi büyük zarar görecektir. Türkiye; İngiltere veya diğer Avrupa ülkelerine benzemez.  Vesselam..

Yorumlar

İlginizi çekebilir

İstanbul Fuarı İzlenimleri

İstanbul Fuarı İzlenimleri

Tema Tasarım | Osgaka.com