Türkiye’de bitkisel protein ihtiyacının ilk başlarda ortalama ne kadar olabileceğini ortaya koyan bir yazı yazmıştım. Gerçekten hem özelden gelen mesajlarınızla, hem de değerli yorumlarınızla konunun önemini ve ivediliğini açıkça ortaya koydunuz. Hepinize bu anlamda da çok teşekkür ediyorum. Yazımı kaçıranlar için bağlantısını buradan paylaşıyorum.
Dünya’da bitkisel protein kaynakları olarak çokça farklı kaynak kullanılabiliyor. En çok rastladığımız kaynak, Kanada Bezelyesi olarak da bilinen “sarı renkli bezelye”den elde edilen ve %80 saflıkta bitkisel protein. Buna ek olarak pirinçten, soyadan, ay çekirdeğinden de elde edilmiş bitkisel proteinlere rastlamak mümkün.
Çok beğendiğim ve bence geleceği de şekillendirebilecek bir belgeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Avrupa Parlamentosu geçtiğimiz yıl, “EU Protein Strategy” adı altında aslında harika bir “Bitkisel Proteinler Yol Haritası” hazırladı. Toplumlarının protein eksikliğinden, eğer bu protein eksikliği derinleşirse neler olabileceğinden ve gelecek adına hangi bitkisel protein kaynaklarının kullanılabileceğine, hangi bitkilerden ne kadar protein elde edilebileceğine, mikrobiyal protein kaynaklarından, böcek ve algal protein kaynaklarına kadar her şeyi özet bir şekilde yazmışlardı. Sonrasında hemen aksiyona geçip, ülkelerindeki özellikle soya ekim alanlarını %50 arttırmayı öngören bir dizi düzenlemeye de gitmişlerdi. Belgeyi doğrudan buradan sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Türkiye’de bitkisel protein kaynakları oldukça yoğun. Örneğin, ülkemizde yetiştirilen ayçekirdeklerinden yağ elde edildikten sonra kalan küspe, %43’ler oranında bitkisel proteinlerce zengin ve Türkiye 2.6 milyon ayçekirdeği üretiyor ve bu ihtiyacın %60’ını karşılıyor. Geri kalanı da ithal edip, yine ülkemizin fabrikalarında işliyor. Böyle olunca ortalama bizlerin sadece ayçekirdeğinden ortalama 2 milyon ton kadar ayçekirdeği posası olmuş oluyor. Sadece ayçekirdeğinin posasından bile bitkisel protein elde edilse, ülkenin bitkisel protein ihtiyacını karşılayabiliyor 😊 Buna ek olarak, ülkemizde bir çok “yağlı tohum işleme tesisi” var. Örneğin, fındık işleme tesisleri.. Buralardan da çıkan küspeler, proteince alabildiğine zengin.
Ve elbette ülkemiz aslında bir bakliyat ambarı.. Nohut başta olmak üzere, kırmızı mercimek gibi gerçekten insan sağlığına inanılmaz faydalı, bitkisel protein deposu tahıllarımız var. Bunların işlenmesi sırasında (sorting) çıkan fabrika atıklarından bile bitkisel protein elde etmek oldukça mümkün. Milyonlarca tonluk bir kaynaktan bahsediyorum. Ve tahıllar neredeyse et kadar protein içeriğine sahip.