Bugün bilim, din ve felsefe üzerine düşüncelerimi paylaşacağım yeni bir seriye ilk adımımı atıyorum. Öncelikle bu platformdaki köşe yazısı serisine başlamam için beni teşvik ederek cesaretlendiren Prof. Dr. İnanç Özgen hocama teşekkürlerimi sunarak bu yolculuğa başlamak istiyorum.
Uzun zamandır zihnimi meşgul eden, birbirine zıt gibi görünen ancak derinlerde kesişen bu üç alan, aslında hayatın en temel sorularına farklı pencerelerden cevap arıyor. Ancak bu üç alanda yazmak, zaman zaman zorlu bir dengeyi kurmayı gerektiriyor. Her bir alan kendi derinliğine ve karmaşıklığına sahip; bilim nesnelliği, din inancı, felsefe ise sorgulamayı ön plana koyuyor. Tüm bunları bir araya getirmek, hem bir meydan okuma hem de büyük bir öğrenme fırsatı aslında…
Bilim, doğanın dilini çözmeye çalışan bir çabadır ve deney ve gözleme dayanarak evrenin işleyişini anlamaya çalışır. Din, daha çok inanç temelinde insanın varoluşuna dair manevi bir anlam sunar, ahlaki ve ruhsal bir rehberlik sağlar, karanlık bir evrende bir ışık tutar anlam arayışında olan insana… Felsefe ise soru sormanın kendisini bir sanat haline getirerek hem bilimi hem de dini anlamaya çalışan bir köprü vazifesi görür.
Bu üç alan, zaman zaman çatışsa da çoğu zaman birbirini tamamlayıcı özellikler taşır. Örneğin, bilim bize “nasıl?” sorusunun cevabını verirken, din ve felsefe “neden?” sorusunu sormaktan vazgeçmez. Bu iki soru arasındaki dengeyi kurabilmek, insanlık tarihinin en eski ve önemli meselelerinden biridir.
Bu köşedeki yazılarımla, bilim, din ve felsefe arasındaki bu bağlantıları keşfetmeye, sizlerle birlikte belki de bazen cevaplarını hiçbir zaman net olarak veremeyeceğimiz sorular sormaya ve bu konularda yeni bakış açıları geliştirmeye çalışacağım. Bugünkü yazım serinin ilk yazısı olarak sadece bir başlangıç olacak. İlerleyen yazılarda hem tarihsel hem de çağdaş perspektiflerden örneklerle birlikte bu ilişkilerin izini süreceğiz.
Yazılarımızda hep birlikte, insanın bilme, inanma ve anlam arayışının izlerini sürerken, belki de kendi yaşamımıza dair daha derin cevaplar bulabileceğiz.
Bir sonraki yazımda her şeyin başlangıcına döneceğiz. İlk önce bilimle başlayacak, bilimin insanlık için neden bu kadar önemli olduğunu ve bilgiye ulaşmada nasıl bir araç görevi gördüğünü ele alacağız. Ardından evrenin oluşumuna dair teorilere kısaca değinecek, bu teorilerin insanlık tarihindeki yerini tartışacağız. Şimdiden yorum ve önerilerinizi sabırsızlıkla bekliyorum.
Bu yolda birlikte yürümek dileğiyle… Sevgiyle kalın hoşçakalın…