Ana Sayfa Can Kayacılar, Köşe Yazıları 27 Aralık 2024 51 Görüntüleme

Türkiye’nin Bitkisel Protein İhtiyacı Ne Kadar? (I)

Tıpkı enerjide nasıl “temiz enerjiye” geçiş için hızla yol alıyorsak, Türkiye’nin özellikle biyoteknolojik dönüşümünde de yapması gerekenleri tek tek derli toplu bir şekilde anlatacağım. Adım adım dönüşüm için neler yapmamız gerektiğini de. Bu haftayı komple “bitkisel proteinlere” ayırdım.

Türkiye, özellikle protein eksikliği yaşayan, Dünya ortalamasına göre ise oldukça aşağı sıralarda bulunan bir ülke. Şöyle ki Dünya’da ortalama kişi başına düşen ortalama et tüketim miktarı 43 kg. Türkiye’de bu oran ortalama yıllık 23,9 kg’dır. Büyükbaşta kişi başına ülkemizde düşen tüketim miktarı ise 18,44 kg ile aslında en büyük et kaynağının büyükbaş hayvancılık olduğu açıkça görülüyor.

Protein ihtiyacımızı hesaplamamız için şöyle düşünebilirsiniz: Ortalama kilonuzun grama çevrilmiş halinde proteine ihtiyacımız oluyor. Yani diyelim ki 65 kg’lık bir bireyiz, günde 65 gram protein almamız gerekiyor. Bu da örneğin et cinsinden düşündüğünüzde 100 gram dana etinde 26 gram protein bulunuyor. Bu şekilde hesapladığınızda günde ortalama 250 gram dana eti, yılda ise 91.25 kg kişi başına et tüketimi, bilimsel olarak önerilen düzeyler. Proteindeki “eksiklik düzeyimizi” bu verilerle daha rahat görebilirsiniz.

Gelelim bitkisel protein konusuna.. Resmin bütününe baktığımda, büyükbaş hayvancılıkla Türkiye ortalama 1.652.000 ton et üretiyor. Bu da tam olarak %100 saflıkta 429.520 ton hayvansal proteine denk geliyor. Bu rakamı biraz yukarı yuvarladığımızda, Türkiye’nin büyükbaştan gelen hayvansal protein miktarının 500.000 ton olduğunu öngörebiliriz.

Dünya’da bitkisel protein fabrikaları ortalama %80 saflıkta bitkisel protein üreten ve kapasite olarak 6.000 ton/yıllık üretime sahip fabrikalar oluyor. Hem yerelleşmeye uygun, hem de sürdürülebilir üretimi bu tonajlardaki fabrikalar sağlayabiliyor. Böyle düşündüğünüzde Türkiye’nin çok büyük protein açığını karşılayacak sadece ortalama 100 adet bu kapasitelerde tesise ihtiyacı var. Hayal etmeniz için şöyle düşünebilirsiniz: Fabrikanın kapasitesi günde 16.44 ton. Un taşıyan kamyonların 1 tanesinin kapasitesi ise ortalama 20 ton 😊 Yani oldukça küçük tesislerden bahsediyorum.

Lokal, yerinde, yerelleşmiş.. Hammadde ihtiyacını çevresinden sağlayan.. Etrafında bulunan köyleri, yerleşimleri herkesi çalıştıran, üreten, üretimle herkesi mutlu eden, doyuran tesisler..

Hayal edin istiyorum.

(Bu arada hayvancılıktan gelen örnekleri temel olarak aldım. Türkiye’de hayvancılığın giderek güçlenmesi gerektiğini açıkça düşünüyorum. Bitkisel protein fabrikaları “hayvancılığın yerine” değil, ülke olarak devasa protein açığımızı kapatmak için tasarlanıyor. Çok daha güçlü bir Türkiye için!).

Esen kalın…

Yorumlar

Tema Tasarım | Osgaka.com