Ana Sayfa Can Kayacılar, Köşe Yazıları 24 Mart 2024 56 Görüntüleme

Karpuz Çekirdeğinden, Şeker Pancarı Yaprağına, Ayçekirdeğinden, Kenevir Tohumu ve Fındığa.. “Bitkisel Protein” Nedir? Neden Gelecek Açısından Önemlidir?

Ülkemizdeki insanların sağlığının gıda yoluyla korunmasında en büyük iki eksiğimiz var, hem de bunlar öyle böyle değil, gerçekten muazzam derecede ve hatta hep derler ya “ülkenin bekasını dahi etkileyebilecek güçte” eksiklikler.. Birincisi “protein” eksiğimiz, ikincisi ise “antioksidan” eksiğimiz. Aslında sıralı eksikler değil bunlar, yanyana, bir arada yazılması gereken eksikler.

Türkiye’de insanlar yataklarından yorgun kalkıyorlarsa, Türkiye’de insanlar hastalıklardan bir türlü kurtulamıyorlarsa, enerjileri yoksa, bitkin, tükenmiş hissediyorlarsa, ne yaparlarsa yapsınlar bu durum iyileşmiyorsa, altında yatan iki neden tam olarak şunlar: günde alınması gereken proteini alamıyorlar ve günlük tüketilmesi gereken etkili antioksidanları tüketemiyorlar demek benim için.

Dünyanın en uzun yaşan, en sağlıklı toplumları (örneğin Japonya), günde kg başına 1–1.2 gram protein ve günlük en az 2 gram da antioksidan (polifenol) tüketiyorlar. Türkiye’de bu oranlar alabildiğine düşük. Ben bir hesaplama yapmıştım mesela.. Günlük ortalama beslenmemizde 450 mg maksimum polifenol alabiliyoruz. 2–4 gramlar HENÜZ hayal..

Protein eksikliğimiz ise çocukluktan bu yana geliyor. Çünkü ulaşabileceğimiz protein kaynakları çok ama çok sınırlı. Et, süt, yumurta, peynir.. Yoğun karbonhidrat zengini besleniyor.. Özellikle de işlenmiş karbonhidratlarla.. O yüzden toplumun %25’i diyabetle savaşıyor.

Geleyim asıl konuya.

Bitkisel Protein Nedir?

Konuyu çok basitçe anlatmak istiyorum. Gezegende gördüğümüz tüm ama tüm canlılar aslında çok temel olarak 3 bileşenden oluşuyor: Karbonhidratlar, Proteinler ve Yağlar. Bu birinci kural. İkinci kural ise, hızlı hareket eden her canlı (tüm hayvanlar, böcekler vb.) temelde proteince, çok yavaş hareket eden (durağan algıladığımız) her canlı ise büyük oranda karbonhidratça zengin. Elbette diğer hepsi benzer içeriklere sahip ama farklı oranlarda. Konuyu aklınızda daha net canlandırmanız için bir salatalık ile bir tavuğun karbonhidrat, protein ve yağ oranlarının kıyas tablosundan size bahsetmek istiyorum:

Salatalık ve Tavuk Besin Değerleri Karşılaştırması

Besin Öğesi Salatalık (100g) Tavuk (100g)
Protein 0.8g 31g
Yağ 0.2g 3.6g
Karbonhidrat 3.6g 0.1g
Kalori 16kcal 165kcal

Gördüğünüz gibi salatalık da protein, yağ ve karbonhidrat içeriyor, tavuk da. Ama oranları birbirinden farklı. Bu açıdan baktığınızda tavuk insanlar için “protein kaynağı” olarak görülürken, örneğin salatalık içeriğindeki bileşenlerin azlığı nedeniyle “sıvı kaynağı” olarak görülmekte.

Aynı tabloyu bir de kabak çekirdeği ve tavuk için yapalım.

Kabak Çekirdeği ve Tavuk Besin Değerleri Karşılaştırması

Besin Öğesi Kabak Çekirdeği (100g) Tavuk (100g)
Protein 24.5g 31g
Yağ 49.3g 3.6g
Karbonhidrat 13.8g 0.1g
Kalori 559kcal 165kcal

Bu sefer mesela işler tamamen değişti. Kabak çekirdeği, tavuğa göre bir çok açıdan çok daha besleyici bir özellikte olduğu net bir şekilde kendisini gösteriyor. Ve hatta kabak çekirdeği, bizim temel algımızda protein kaynağı olarak gördüğümüz tavuğa neredeyse eş değer oranda protein içeriğine sahip olarak görülüyor.

Tüm bitkiler, belli oranlarda bitkisel protein içerirler. Ve bu bitkisel proteinler tek bir kaynaktan alınmadığı takdir de aslında ete eş değer oranda bir içeriğe sahiptir. Yani demek istediğim şu, normalde hep bitkisel proteinlerin “besleyici” olmadığından söz edilir. Aslında böyle bir tartışma bile absürt bana göre. Çünkü zaten toplum olarak ana protein kaynağımız, sizi şaşırtacak bir kaynak.. Toplumumuzun başlıca protein aldığı kaynak “ekmek”.. Sonrasında süt ve süt ürünleri.. En son et ve et ürünleri geliyor. Yani aslında toplum olarak zaten “bitkisel proteinlerle” besleniyoruz. Buna ek olarak farklı bitkisel kaynaklardan gerekli aminoasit ihtiyacımızın tamamını karşılayabiliriz. Örneğin ayçekirdeği ile pirinç tüketirsek mesela ya da bulgur, ihtiyacımız olan tüm aminoasit kompozisyonunu zaten tamamlamış oluyoruz. Bu konuda mesela harika bir bitkisel peynir çalışması yapmışlar, sizlerle de o çalışmayı bu bağlantıdan paylaşmak istiyorum.

Tüm Dünya sürdürülebilir bir gelecek adına özellikle bitkisel proteinlere ve hayvan harici protein kaynaklarına yönelmiş durumda. Örneğin tarım atıklarından bitkisel protein eldesi konusu inanılmaz derecede gündemde. Bu konuyla ilgili harika bir makaleyi bu bağlantıdan ilginize sunuyorum.

Söylemek istediğimi sona sakladım: Bu ülkede milyonlarca tonluk bir hacimle tarımı yapılan bir metadan, döngüsel ekonomi mantığı ile, yüksek ve yeşil teknolojiler kullanarak binlerce ton yüksek saflıklarda BİTKİSEL PROTEİN, antioksidanlar ve elbette çok kıymetli yağlar elde edebiliriz. Hem de tam olarak “sıfır” atıkla. Posa-hayvan yemi vs. gibi şeylere dönüştürmeden.. Bu o kadar önemli, o kadar ama o kadar stratejik bir konu ki anlatamam.

Tam da bu konuda Avrupa Birliği geçtiğimiz yıl “Bitkisel Protein Yol Haritası” adında bir döküman da yayınladı. O dökümanı da sizlere yazının devamında Türkçe olarak sunmak istiyorum. Hiç içeriğine dokunmadan..


AB Bitkisel Protein Stratejisi

ÖZET

AB, ortak tarım politikası (CAP) sayesinde tarımsal ürünlerde büyük ölçüde kendi kendine yetmektedir. Ancak AB hayvancılık sektörü, hayvan yemi olarak kullanılan bitkisel proteinlerin, özellikle de soya fasulyesinin Arjantin, Brezilya ve Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) ithalatına kritik derecede bağımlıdır. Bir yandan protein ithalatı ve ormansızlaşma arasındaki bağlantılar, diğer yandan da hayvancılıktan kaynaklanan önemli sera gazı emisyonları, insan beslenmesinde bitki bazlı proteinlerin kullanımını daha da ön plana çıkarmaktadır. Avrupa Birliği (AB) uzun zamandır protein ithalatına olan bağımlılığını azaltmayı hedefliyordu ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, AB tarımını fiyat dalgalanmalarından ve ticari aksaklıklardan koruma ihtiyacını daha da arttırdı.

AB liderleri Mart 2022’de Versailles’da yaptıkları gayri resmi toplantıda, AB’nin gıda güvenliğini arttırmak ve gıda fiyatlarını düşürmek için bir araç olarak ‘AB’nin bitki bazlı protein üretimini arttırmayı’ belirlediler. Bu üst düzey siyasi deklarasyonun ardından, Avrupa Komisyonu’nun 2024 yılının ilk çeyreğinde protein politikasını gözden geçirmesi ve kapsamlı bir AB protein stratejisi için umutları canlandırması bekleniyor. AB’nin protein açığını kapatmak için düşünülen önerilerden bazıları, 2023-2027 dönemi için CAP ulusal stratejik planlarında önemli ölçüde destek alan protein açısından zengin ürünlerin yerli üretimini teşvik etmeyi içeriyor. Gıda ve yem için mevcut protein kaynaklarının çeşitlendirilmesi, AB’nin açığını azaltmanın bir başka yoludur. Bu kaynaklar arasında mikrobiyal, böcek ve deniz yosunu proteinleri yer almaktadır. Son olarak, gıdanın üretilme ve tüketilme biçiminde daha fazla verimlilik ve döngüsellik de AB’nin protein açısından kendine yeterliliğine ve tarımsal gıda sektörünün çevresel ayak izinin azaltılmasına katkıda bulunacaktır.

Proteinler AB için neden önemlidir?

Proteinler, sağlıklı ve dengeli beslenmeye katkıda bulundukları için insan beslenmesinde hayati bir rol oynayan temel makro besin öğeleridir. Avrupa Birliği’ndeki (AB) çoğu yetişkin için ana protein kaynağı et ve diğer hayvansal ürünlerdir, ancak bitki bazlı kaynaklar giderek popülerlik kazanmaktadır. Proteinler aynı zamanda hayvan yeminin kritik bir bileşeni olarak hayvan sağlığını ve verimliliğini desteklemektedir. AB’de hayvan yemlerindeki proteinler, bovine spongiform encephalopathy (BSE) krizi ve 2001 yılında hayvansal proteinlerin hayvan yemlerinde kullanımının yasaklanmasının ardından,1 ağırlıklı olarak bitkilerden elde edilmektedir. Bu yasak kademeli olarak kaldırılmıştır,2 ancak AB, çiftlik hayvanlarını beslemek için büyük ölçüde bitki bazlı proteinlere bağımlı olmaya devam etmektedir.

Birçok tarımsal üründe kendi kendine yeterli olmasına rağmen AB, hayvancılık sektöründen gelen ve yurt içinde karşılanamayan yüksek talep nedeniyle bitkisel proteinlerde büyük bir açık vermektedir. AB, ihtiyaç duyduğu yem proteinlerinin çoğunu yem olarak üretmesine rağmen, kümes hayvanları ve domuzlar gibi bazı hayvan türleri için önemli olan yüksek proteinli ürünlerde (%30-50 protein içeriğine sahip) kendine yeterliliği düşüktür. Bu açık, üçüncü ülkelerden, özellikle Arjantin, Brezilya ve Amerika Birleşik Devletleri’nden protein mahsulü ithalatına büyük ölçüde bağımlı hale gelmesine neden olmuştur (bkz. aşağıdaki Tablo 1).

Tablo 1 – Yem için protein bitkilerinde AB’nin kendi kendine yeterliliği
 Ürün Protein içeriği (%) Yem kullanımı 2020/2021 (milyon ton) AB menşeli yem kullanımı (milyon ton) AB’nin kendi kendine yeterliliği (%)
Soya küspesi 45.5 % 27.1 0.9 3 %
Kolza tohumu küspesi 33 % 12 8.3 69 %
Ortak buğday 11 % 38.2 36.2 95 %
Arpa 10 % 35.6 35.6 100 %
Mısır 8 % 63.5 50.4 79 %
Yemlik baklagiller 7.2 % 84 84 100 %
Silajlık mısır 2.9 % 244 244 100 %
Çimen 2.6 % 629 629 100 %

Veri kaynağı: Avrupa Komisyonu, AB yem proteini bilançosu.

AB’nin protein ithalatına bağımlılığı, AB’nin gıda güvenliğini tehdit edebilecek fiyat oynaklığı, küresel piyasa dalgalanmaları ve ticaret aksaklıkları ile ilgili riskler oluşturmaktadırRusya‘nın Ukrayna’yı işgali, arz kesintilerinden kaynaklanan artan yem maliyetlerinin AB’deki yüksek gıda enflasyonuna katkıda bulunması nedeniyle bu risklerin altını çizmiştir. Ayrıca, AB hayvancılık sektörünün başta soya fasulyesi olmak üzere protein mahsullerine olan talebinin karşılanması, üçüncü ülkelerde ormansızlaşma, arazi bozulması ve biyolojik çeşitlilik kaybının önemli bir itici gücü olmuştur. AB tarımının ve gıda güvenliğinin dış şoklara maruz kalmasını en aza indirme ve AB’nin küresel ormansızlaşmaya katkıda bulunmasını önleme ihtiyacı, AB’nin protein açığını azaltmaya yönelik çabaların yenilenmesine yol açmıştır. Önerilen stratejilerden bazıları, AB’nin yerli üretimini artırmayı, protein kaynaklarını çeşitlendirmeyi veya yem kullanımının döngüselliğini artırmayı içermektedir. Vegan, vejetaryen ve esnek diyetlerin artan popülaritesi de AB’nin protein açığını azaltabilir, çünkü hayvansal ürünlere olan talebin azalması yem tüketimini azaltacaktır. Ancak bu önerilerin hiçbiri yeni değil, zira yerli protein üretimini arttırmak uzun zamandır AB’nin hedeflerinden biri.

AB protein açığı: ‘Uzun süredir devam eden bir sorun’

Mart 2011’de Avrupa Parlamentosu, AB protein açığı: uzun süredir devam eden bir sorun için nasıl bir çözüm? (2010/2111(INI)). Bu metin, AB’nin protein üretimini çevreleyen – ithalata bağımlılık ve fiyat dalgalanması veya protein mahsullerinin toprak sağlığına katkısı gibi – bugün hala tartışılmakta olan birçok konunun altını çizmiştir.

Temmuz 2017’de 14 Üye Devletlerin Brüksel’de AB’nin gıda ve yem amaçlı baklagil üretimini arttırma çağrısında bulunan Avrupa Soya Deklarasyonunu imzalamasıyla AB protein üretimi için yeni bir itici güç daha ortaya çıktı.

Bu açıklamayı takiben, Avrupa Komisyonu Aralık 2017’de AB’deki bitki proteinlerinin durumunu gözden geçirme ve AB’de bitki proteinlerinin sürdürülebilir ve karlı üretimini teşvik etmeyi amaçlayan olası bir ‘Avrupa bitki proteini stratejisini’ değerlendirme niyetini açıkladı4.

Parlamento, Avrupa tarım sektöründe protein ve baklagil bitkilerinin üretimini teşvik eden protein bitkilerinin desteklenmesine yönelik bir Avrupa stratejisine ilişkin 17 Nisan 2018 tarihli kararında Komisyon’un planını memnuniyetle karşılamıştır. Karar, bitki proteinlerinin üretimi ve tedariki için büyük bir Avrupa stratejik planı fikrini onayladı. ‘Soya Deklarasyonu’ndan farklı olarak, AB‘nin soya tedarikinde özerkliğini güvence altına alma ihtiyacından özellikle bahsederek, kritik bağımlılıklar ve stratejik özerklik konusunda Avrupa’da artan tartışmaları yansıtmıştır.

Duyuru paydaşlar tarafından da olumlu karşılandı, ancak öncelikler ve politika önerileri çevre örgütleri ve sanayi dernekleri arasında farklılık gösterdi.

Komisyon, AB’deki bitkisel proteinlerin durumunu gözden geçirme sözü doğrultusunda Kasım 2018’de konuyla ilgili bir rapor yayınladı ve bu raporda çeşitli politika önerilerinde bulundu ancak kapsamlı bir protein stratejisi ortaya koymadı. Rapor, yeni CAP yasal çerçevesinin (1 Ocak 2023’ten itibaren yürürlükte) bir parçası olarak ulusal stratejik planlar aracılığıyla çiftçilere daha fazla protein ürünü yetiştirmeleri için teşvikler sunmayı önerdi. Ayrıca, AB ve ulusal araştırma ve inovasyon programlarının AB’de protein mahsullerinin rekabet gücünü artırma potansiyelini tespit etmiştir. Ardından, tarımsal işletmecilerin yatırımlarını teşvik etmek için piyasa şeffaflığı önlemlerinin önemini vurguladı. Son olarak Komisyon, protein mahsullerinin gıda ve yem olarak sağlık ve çevresel faydalarını teşvik etmeyi taahhüt etmiştir.

Alternatif yem maddeleri (örneğin böcekler, deniz yemi, algler ve yan ürünler) de dahil olmak üzere AB’de yetiştirilen bitkisel proteinlerin teşvik edilmesine yönelik daha fazla taahhüt 2020 ‘tarladan sofraya’ stratejisinde yer almış, ancak herhangi bir protein planı yürürlüğe konmamış veya duyurulmamıştır.

Koronavirüs pandemisinin yol açtığı aksaklıklar, çeşitli Üye Devletler tarafından uygulamaya konulan ulusal protein stratejilerini tamamlamak üzere AB çapında bir protein planına yönelik çağrıları yeniledi.

Aralık 2021’de Avusturya ve Fransa tarım bakanları, Komisyon’u 2018 raporunu takip etmeye ve bir AB protein stratejisi oluşturmaya çağırdıkları ‘Bir Avrupa protein stratejisine doğru ve böylece AB’nin kendi kendine yeterliliğini arttırmak’ başlıklı ortak bir bildiri imzaladılar.

Fransız-Avusturya deklarasyonundan kısa bir süre sonra, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, proteinler de dahil olmak üzere AB’nin ithalat bağımlılıklarının azaltılmasına yeni bir aciliyet kazandırdı. AB liderleri Mart 2022’de Versailles’da yaptıkları gayrı resmi toplantıda gıdayı ele alınması gereken stratejik bir bağımlılık olarak tanımladılar. Daha spesifik olarak Üye Devletler, özellikle ‘AB’nin bitki bazlı protein üretimini arttırmak’ suretiyle ithal edilen temel tarımsal girdilere bağımlılığı azaltarak AB’nin gıda güvenliğini güçlendirmeyi taahhüt etmişlerdir.

Yine Mart 2022’de Parlamento, Komisyon’a ‘Avrupa protein üretimini arttırmak ve AB’nin üçüncü ülkelere olan bağımlılığını azaltmak amacıyla kapsamlı bir Avrupa protein stratejisi önermesi’ çağrısında bulunan bir kararı kabul etmiştir. Bu bağlamda Komisyon, gıda güvenliği tebliğinde 2024 yılının ilk çeyreğindeprotein politikasını gözden geçirme niyetini açıklamıştır. Parlamento’nun Tarım ve Kırsal Kalkınma Komitesi (AGRI) şu anda raportör Emma Wiesner tarafından hazırlanan Avrupa protein stratejisine ilişkin taslak raporu değerlendirmektedir (Renew, İsveç). AGRI komitesindeki oylama öncesinde taslak rapora ilişkin 716 değişiklik önergesi sunulmuştur.

Protein açığı nasıl azaltılır?

Yerli üretimin teşvik edilmesi

İthalat bağımlılığını azaltmanın bir yolu da yerli üretimi arttırmaktır. Bu varsayım, AB’nin protein açığını ele alan tüm siyasi deklarasyonların merkezinde yer almıştır ve Parlamento, bunun herhangi bir protein stratejisinin odak noktası olması gerektiğini düşünmektedir. Bu açığın üstesinden gelmek politika, yasama ve mali teşviklerin özel bir karışımını gerektirir.

Çiftçiler, balıkçılar ve su ürünleri yetiştiricileri birincil protein üreticileridir, ancak aynı zamanda beklenen karlılığa dayalı kararlar alan ekonomik aktörlerdir. Bu nedenle, protein ürünlerinin ekonomik getirisini arttırmak, üreticileri bu ürünlere yatırım yapmaya teşvik etmenin bir yoludur. Sonuç olarak, yeni CAP protein üretimine yönelik desteği arttırmıştır.

Komisyon’un onaylanan 28 karara ilişkin ön analizi5 2023-2027 dönemi için CAP stratejik planlarının 20’sinin baklagil ve protein bitkileri için birleşik gelir desteği (CIS) içerdiği tespit edilmiştir. Bu ulusal planlarda, protein sektörü destekte en büyük artışı (%25) görmüş ve CIS bütçesinin yaklaşık %13’ünü oluşturmuştur.

AB protein üretiminin artmasına neden olan en başarılı politika girişimlerinden biri, biyoyakıt endüstrisi için kolza tohumu ekimini teşvik eden 2009 Yenilenebilir Enerji Direktifi olmuştur. Kolza tohumu üretimindeki artış, yem endüstrisinin protein açısından zengin yan ürünleri karışımlarına dahil etmesini sağlamıştır, ancak kolza tohumu soya fasulyesini tercih edilen protein mahsulü yapan bazı besleyici avantajlardan yoksundur.

Kamu teşviklerinin yanı sıra, piyasa dinamikleri ve bitki bazlı diyetlerin giderek yaygınlaşması da AB protein üretimini teşvik edecektir.

Komisyonun en son orta vadeli görünüm raporu 2022-2032, soya fasulyesi ve bakliyat ekim alanlarının önümüzdeki on yıl içinde 825.000 hektar genişlemesini ve soya fasulyesi üretiminin 33.3 %’e AB bakliyat üretiminin 2032 yılında 6.7 milyon tona ulaşması beklenmektedir.

3.9 milyon tonu hayvan yemi, 2.6 milyon tonu ise insan tüketimi için tasarlanmıştır. Sonuncusunun önümüzdeki on yıl içinde %55 oranında artması öngörülmektedir. Özellikle, bakliyat üretimindeki bu artış AB’yi bu üründe neredeyse kendi kendine yeterli hale getirecektir, çünkü ithalatın mevcut seviyeden düşmesi beklenmektedir.

2032 yılında 1,3 milyon tondan 0,1 milyon tona düşecektir.

AB protein üretiminde beklenen artışa ve bakliyatta neredeyse kendi kendine yeterliliğe rağmen Komisyon, protein ve yağlı tohumlarda genel ithalat bağımlılığının devam edeceğini ve yağlı tohum ithalatının 2032 yılında 17,5 milyon tona ulaşacağını kabul etmektedir.

Alternatif proteinlerin geliştirilmesi

Yerli üretimin artırılmasıyla birlikte, insan ve hayvan beslenmesi için mevcut protein kaynaklarının genişletilmesi, arz şokları riskini azaltmanın bir başka yoludur. Bu yeni kaynaklardan bazıları mikrobiyal protein, algler ve böceklerdir.

Mikrobiyal protein bakteri, maya, yosun ve mantarlardan bir fermantasyon süreciyle elde edilir. Bu protein türü halihazırda hayvan yemi olarak kullanılmaktadır ve insan tüketimi için kullanımına yönelik ilgi giderek artmaktadır. En büyük potansiyeli, daha az arazi ve soya fasulyesi yetiştiriciliğinde kullanılan suyun sadece %10’una ihtiyaç duyması ve aynı zamanda önemli bir protein içeriğini muhafaza etmesi nedeniyle çevresel ayak izini azaltmasında yatmaktadır. Bununla birlikte, mikrobiyal protein üretimi önemli miktarda enerji ve sıkı toksikolojik testler gerektirmekte, bu da yaygınlaşmasını engellemektedir. Artan enerji verimliliği ve bu üretimin sunduğu genel nötr çevresel etkiler bu sınırlamaları ortadan kaldırabilir. AB, Horizon 2020 programının bir parçası olarak orman biyokütlesini tek hücreli protein ununa dönüştürmek için mikrobiyal fermantasyon araştırmalarını desteklemiştir.

Böcek tüketimi kültürel nedenlerden dolayı AB diyetlerinde sınırlı kalmaktadır, ancak hayvan beslenmesinde, özellikle de su ürünleri yetiştiriciliğinde giderek daha önemli hale gelmektedir. Böcekler diğer protein kaynaklarına kıyasla daha az su ve toprak gerektirir ve biyokütleyi (gıda atıkları gibi) balık, kümes hayvanları ve domuzların beslenmesi için çok uygun olan yüksek değerli protein ve diğer besin maddelerine dönüştürebilir. Komisyon, işlenmiş böcek proteinlerinin balık ununda kullanılmasına 2017yılında, kümes hayvanları ve domuz yemlerinde kullanılmasına ise 2021 yılında izin vermiştir.

Deniz yosunu ve mikroalgler, deniz ekosistemleri ve CO2 yakalama için çok önemlidir, ancak aynı zamanda biyoyakıt üretiminde, ilaç endüstrisinde ve hayvan ve insan beslenmesinde giderek daha önemli bir rol oynamaktadır. Algler, balıkların sağlıklı gelişimi için faydalı protein ve biyoaktif bileşikler açısından zengindir, bu da onları özellikle su ürünleri yetiştiriciliği için uygun hale getirir. Küresel üretim Asya’da yoğunlaşmıştır, ancak deniz yosunu endüstrisindeki paydaşlar, yerli üretimin on yılın sonuna kadar AB’nin talebinin %30‘unu karşılayabileceğine inanmaktadır. Komisyon 2022 yılında EU4Algae platformunu başlatmış ve alg üretimini artırmaya yönelik 23 girişim içeren Güçlü ve sürdürülebilir bir AB alg sektörüne doğru başlıklı tebliğini yayınlamıştır.

Daha fazla verimlilik ve sürdürülebilirlik

Tarımın sürdürülebilirliğini arttırmaya yönelik tedbirler de AB’nin protein açığının azaltılmasına katkıda bulunabilir.

Tarımsal gıda üretimi (tarımsal kökenli gıda ve gıda dışı ürünlerin üretimi ve dağıtımı) AB’de önemli bir sera gazı emisyonu (GHG) kaynağıdır. Avrupa Çevre Ajansı’nın 2022 tarihli bir yayınına göre, mahsul yetiştiriciliği ve hayvancılık AB’nin yurtiçi sera gazı emisyonlarının %11‘inden sorumludur; hayvancılık, esas olarak enterik fermantasyon ve gübre yönetimi nedeniyle açık ara en büyük kaynaktır (2020’de toplam tarımsal emisyonların sırasıyla %43’ü ve %15’i).

Kaynak: H. Ritchie, P. Rosado ve M. Roser (2022) – ‘Gıda Üretiminin Çevresel Etkileri’. OurWorldInData.org adresinde çevrimiçi olarak yayınlanmıştır.

Bir AB protein planı, sadece AB’nin stratejik gıda bağımlılığını değil, aynı zamanda hayvansal beslenme ile sera gazı emisyonları, ormansızlaşma ve arazi kullanım değişikliği arasındaki bağlantılar göz önüne alındığında, tarımsal gıda üretiminin, özellikle de hayvancılığın çevresel etkisini azaltma imkanı sunmaktadır.

AB protein üretiminin arttırılması, genellikle daha düşük çevre standartlarına sahip üçüncü ülkelerden yapılan ithalata olan bağımlılığı azaltabilir ve böylece ormansızlaşmanın azalmasına katkıda bulunabilir. Besleyici ve ticari olarak uygulanabilir alternatif protein kaynaklarının geliştirilmesi de, azot fiksasyonözellikleri nedeniyle baklagillerin insan ve hayvan beslenmesindeki rolünün artırılması gibi, hem yem özerkliğine hem de çevresel hedeflere katkıda bulunacaktır. Bunlar arz tarafında sürdürülebilirliğin artırılmasına yönelik örneklerdir, ancak insan ve hayvan beslenmesinde yapılacak değişiklikler hem AB’nin protein açığını hem de hayvancılıktan kaynaklanan emisyonları azaltabilir.

AB tarımsal gıda sisteminin çevresel etkileri konusunda daha fazla farkındalık, tüketici tercihlerini daha fazla bitki temelli diyetlere doğru kaydırmakta ve organik tarımı teşvik etmektedir. Aşırı et tüketimi (özellikle işlenmiş et) ile belirli hastalıklara yakalanma riski arasındaki bağlantılar netleştikçe, sağlıkla ilgili hususlar da daha sürdürülebilir diyetlere katkıda bulunmaktadır.6

Komisyon, Avrupa’nın kanseri yenme planı ve ‘tarladan sofraya’ stratejisi (F2F) aracılığıyla daha sağlıklı beslenmeyi teşvik etmektedir. Bu stratejide açıklanan en önemli girişimlerden biri, 2023 yılında ortaya konacak olan sürdürülebilir gıda sistemleri için yasal çerçevedir (FSFS). Bu yeni düzenleyici çerçevenin, kamu idarelerinde gıda tedariki yoluyla organik ve sürdürülebilir tarımı desteklemesi ve gıda ürünlerinin beslenme, iklim, çevre ve sosyal yönleri de dahil olmak üzere tüketicilere yönelik gıda bilgilerine ilişkin AB mevzuatını gözden geçirmesi beklenmektedir.

Bu girişimler sayesinde Komisyon, 2032 yılına kadar AB vatandaşlarının daha az sığır ve domuz eti (sırasıyla %7.8 ve %4 oranında azalma) ve daha fazla kümes hayvanı (%3 oranında artış) tüketmesini beklemektedir. Bitki bazlı alternatiflerin ve kültür etinin tüketiminin ise marjinal düzeyde kalması beklenmektedir.

Peki ya ‘laboratuvarda yetiştirilmiş et’?Kültürlenmiş, ekilmiş veya laboratuvarda yetiştirilmiş et, bir biyoreaktörde bağımsız olarak gelişen hayvan hücrelerinden elde edilen bir ürünü ifade eder. Hayvan yetiştiriciliğine kıyasla potansiyel olarak daha düşük çevresel ayak izi ile kesimsiz bir alternatif olarak kabul edilmektedir. Yaratılan ilgiye rağmen, satın alınabilirliği, tüketici kabulü ve üretim sürecinin enerji yoğun doğası ile ilgili endişeler bu yeni gıdanın gelişimini engelleyebilir.Singapur, 2020 yılında kültür etinin ticarileştirilmesine izin veren ilk ülke oldu. Haziran 2023’te ABD Tarım Bakanlığı, iki şirket tarafından hücre kültürlü tavuk satışını onayladı. AB’de kültür etinin ticarileştirilmesi için yeni gıdalar mevzuatı kapsamında Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi’nin (EFSA) ön onayı gerekmektedir. Şu anda AB’de kültür etine izin verilmesi için herhangi bir başvuru yapılmamıştır.Kaynak: Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA).

Hayvansal ürünlerin tüketiminde genel bir azalmayla bağlantılı olarak, bazı kuruluşlar beslenme düzeninde de değişiklikler yapılmasını savunmaktadır.

hayvancılık sektörü. Bu yaklaşım, ‘düşük fırsat maliyetinin’ kullanımını vurgulamaktadır.

meralar gibi insan tüketimi için uygun olmayan maddelerden oluşan yemler. Bu sistemin olumlu çevresel etkileri olacak ve AB’nin kendi kendine yeterli olduğu protein kaynaklarına öncelik verecek olmasına rağmen, yoğun çiftçilik gerektiren hayvansal ürünlere yönelik mevcut taleple uyumsuzdur.

Dijital teknolojilerle kolaylaştırılan mevcut kaynakların optimizasyonu da daha büyük hedeflere ulaşılmasında önemli bir rol oynayabilir.

AB’nin hayvancılık sektöründe sürdürülebilirlik ve kendi kendine yeterlilik. Yem endüstrisi, bira üretiminden elde edilen bira tahılları veya biyoyakıt üretiminden elde edilen kolza tohumu küspesi gibi diğer endüstriyel süreçlerden elde edilen çok çeşitli yan ürünleri halihazırda karışımlarına dahil etmektedir. Yem endüstrisi

hayvan beslenmesinde ‘döngüsel fe ed’in rolünün genişletilmesini savunmuştur. Katı sağlık kurallarına tabi olmak kaydıyla, protein açısından zengin yan ürünlerin potansiyelinden faydalanmak gıda israfını, besin kaybını, ithalat bağımlılıklarını ve hayvancılık sektörünün çevresel ayak izini azaltabilir. Son olarak, yem katkı maddeleri de protein açığının kapatılmasına, hayvanların protein tüketiminin optimize edilmesine ve enterik fermantasyondan kaynaklanan metan emisyonlarının potansiyel olarak azaltılmasına katkıda bulunabilir.

Komisyon, Horizon 2020 programı ve mevcut Horizon Europe çerçevesi aracılığıyla yem optimizasyon projelerini desteklemiştir.

Paydaşların görüşleri

AB’nin protein üretimini artırma fikri tüm tarım-gıda zinciri paydaşları tarafından geniş ölçüde kabul görse de, nihai hedefleri ve politika önerileri çeşitlilik göstermekte ve çoğu zaman çelişmektedir. Tartışmaların merkezinde, insan beslenmesinde birincil protein kaynağının ne olması gerektiği yer almaktadır.

Çevre ve hayvan refahı örgütleri bitkisel kaynaklı proteinlere öncelik verilmesi ve hayvansal kaynaklı üretimin önemli ölçüde azaltılması konusunda ısrar ederken, sektör temsilcileri hayvansal proteine yönelik mevcut talebe işaret ederek protein açığını azaltmak için çeşitlendirme ve inovasyona güveniyor.

Copa ve Cogeca, Euroseeds ve FEFAC (sırasıyla çiftçileri, tarım kooperatiflerini, tohum sektörünü ve yem endüstrisini temsil eden) Mart 2022’de bitki bazlı proteinlerin yetiştirilmesi ve kullanımına ilişkin ortak bir pozisyon belgesi yayınladı. Belge, sürdürülebilir bir protein planının, tutarlı AB ve ulusal politikalarla kolaylaştırılan rekabet edebilirlik, esneklik ve yüksek düzeyde kalite sağlamaya çalışması gerektiğini savunuyor. Kuruluşlar, AB’nin protein özerkliğine ulaşmasının zorluğunu kabul etmekte (yüksek protein kaynakları söz konusu olduğunda kısa ve orta vadede bunun imkansız olduğunu düşünüyorlar) ve ‘öngörülebilir gelecekte’ ithalata bağımlılığın devam etmesini bekliyorlar. Bu zorluklara rağmen belge, yerli protein üretimini arttırmak ve ithalatı azaltmak için bazı öneriler ortaya koymaktadır. Belgede, diğer önlemlerin yanı sıra tutarlı bir AB yasal çerçevesinin, yeni genomik teknikler (NGT’ler) gibi ürünlerin dayanıklılığını ve verimliliğini arttırmayı amaçlayan yaklaşımlara erişimi kolaylaştırması gerektiği belirtilmektedir.

Bitkisel Gıdalar için Avrupa İttifakı (EAPF), insan beslenmesinde bitkisel proteinlerin daha büyük bir rol oynamasını teşvik eden geniş bir endüstri ve savunuculuk örgütleri yelpazesini temsil etmektedir. EAPF, fonların ve ekilebilir arazilerin yem ve hayvancılık üretiminden doğrudan insan tüketimine yönelik ürünlere yönlendirilmesi çağrısında bulunmaktadır. EAPF ayrıca kamu alımlarında, ulusal beslenme kılavuzlarında ve bilgilendirme kampanyalarında bitki bazlı gıdaların daha büyük bir rol oynamasını savunmaktadır. Bazı kuruluşlar daha da ileri giderek 50 STK ile birlikte Komisyon’a et ve süt ürünlerinin kamusal tanıtımının durdurulması çağrısında bulundu. Hayvan savunuculuğu örgütü Eurogroup for Animals, yosun gibi alternatif protein kaynaklarının geliştirilmesi de dahil olmak üzere AB’de bitki temelli diyetlerin yaygınlaştırılmasını desteklemekte, ancak hayvan yemlerinde böcek proteini kullanılmasına karşıçıkmaktadır.

Avrupa Parlamentosu Raporu

Parlamentonun Tarım ve Kırsal Kalkınma Komitesi (AGRI), Avrupa Protein Stratejisi 2023/2015 (INI) hakkında bir taslak rapor hazırlamıştır (raportör: Emma Wiesner (Renew, İsveç). Taslak rapor, Komisyon’a kısa, orta ve uzun vadede AB protein üretimini arttırmaya yönelik etkili tedbirler getiren kapsamlı bir AB protein stratejisini acilen sunması çağrısında bulunmaktadır. Metin, mümkün olan tüm protein kaynaklarını geliştirerek protein ithalat bağımlılığını azaltmaya yönelik jeopolitik ihtiyacı kabul etmektedir. Ayrıca birincil protein üreticileri olarak çiftçilerin, balıkçıların ve su ürünleri yetiştiricilerinin rolünü vurgulamaktadır. Taslak rapor, gıda ve yemde kullanılmak üzere bitki bazlı ve alternatif proteinleri listeleyerek devam etmektedir. Ayrıca, gıda değer zinciri boyunca kamu alımları, yenilenebilir enerji üretimi ile sinerji ve gıda israfını azaltmak için daha fazla döngüsellik gibi protein üretimini artırabilecek faktörleri de ele almaktadır. Son olarak taslak rapor, Komisyon tarafından ortaya konulacak kapsamlı politika ve yasama girişimlerini listelemektedir.

AB’de önemli bir protein kaynağı olarak balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliğinin rolü göz önüne alındığında, Balıkçılık Komitesi (PECH) dosyaya bir görüşle katkıda bulunmuştur (raportör: Nicolás González Casares, S&D, İspanya). Görüşte su ürünleri yetiştiriciliğinin artan önemi ve balıkçılığın dünya çapında milyarlarca insan için beslenmedeki önemi vurgulanmaktadır. Ayrıca, daha düşük karbon ayak izine ve girdi gereksinimlerine sahip olmasının yanı sıra, sektörün yüksek kaliteli protein kaynağı olduğu vurgulanmaktadır. AB’nin balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliğinde kendine yeterliliğinin son 10 yılda ortalama %43 ile düşük olduğuna dikkat çeken görüş, su ürünleri yetiştiriciliği sektörü için sürdürülebilir yem kaynakları olarak böcekler ve algler gibi alternatif proteinlerin potansiyeline işaret ediyor.

ANA REFERANSLAR

Albaladejo Román A., AB yem özerkliği: Avrupa gıda güvenliğindeki boşlukların kapatılması, EPRS, Avrupa Parlamentosu, Şubat 2023.

Antunes L., Mikrobiyal protein iklim değişikliğini tersine çevirmeye yardımcı olabilirse ne olur?, EPRS, Avrupa Parlamentosu, Temmuz 2022.

Avrupa Komisyonu, Drivers of food security, SWD(2023) 4, Ocak 2023.

Avrupa Komisyonu, Piyasalar, gelir ve çevre için AB tarımsal görünümü, 2022-2032, Tarım ve Kırsal Kalkınma Genel Müdürlüğü, Ocak 2023.

Kuljanic N., Avrupa’da böcekler menüde olsaydı ne olurdu?, EPRS, Avrupa Parlamentosu, 2020.

SON NOTLAR

1        Protein ürünlerine örnek olarak soya fasulyesi, bakliyat (bezelye, fasulye veya mercimek gibi) ve yağlı tohumlar (ayçiçeği veya kolza tohumu gibi) verilebilir.

2        Kuş ve domuz işlenmiş hayvansal proteinine (PAP) ve daha sonra böcek proteinine sırasıyla 2013 ve 2017 yıllarında su ürünleri yetiştiriciliği için izin verilmiştir. AB’nin hayvan yemlerinde PAP’a verdiği en son yeniden izin 2021’de geldi ve kümes hayvanları ve domuz yemlerinde kullanılmasına izin verdi. Ruminant proteini ve tür içi geri dönüşüm (‘yamyamlık’ olarak da bilinir) yasaklanmaya devam etmektedir.

3        Bu ülkeler arasında Almanya, Macaristan, Avusturya, Fransa, Hollanda, İtalya, Polonya, Hırvatistan, Romanya, Slovenya, Slovakya, Finlandiya, Yunanistan ve Lüksemburg yer almaktadır.

4        Duyuru, (AB) 2017/2393 sayılı Tüzük teklifine ekli bir açıklama ile yapıldı.

5        Belçika, biri Flaman Bölgesi diğeri Valon Bölgesi için olmak üzere iki CAP stratejik planına sahip tek AB Üye Devletidir.

6        Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) tarafından yapılan çalışmada kırmızı et tüketiminin ‘muhtemelen kanserojen’, işlenmiş et tüketiminin ise insanlar için ‘kanserojen’ olduğu tespit edilmiştir

 

Yorumlar

Tema Tasarım | Osgaka.com