Türkçe, aliterasyon ve asonans olarak adlandırılan şiirsel ses sanatlarında oldukça başarılı bir dildir. Asonans ve aliterasyon “dil sazı” gibi düşünülecek olursa ünlüler ve ünsüzler de sazın telleri olarak tahayyül edilebilir. Bu saz, sesiyle hem estetik bir duyuşa hem de psikolojik işleve zemin hazırlamaktadır. Seslerin insan psikolojisi üzerindeki etkisi ve seslerin sosyal dünyanın izlerini taşıması, en az sanatsallığı kadar önem arz etmektedir. Yansıma seslere
sahip olması nedeniyle sözcüklerinde gerçeğin sesini yansıtan Türkçenin müzikalitesi, onu asonans ve aliterasyona elverişli bir dil yapan seslerinde gizlidir. Aliterasyon ve asonans genel olarak aynı sesin tekrarı olarak düşünülse de sesler arasındaki benzerliklerle de oluşturulabilir. Yapısı itibariyle benzerlikleri destekleyen ve uygulayan Türkçe, ifade gücüyle dev bir orkestradır.
Aliterasyon: Şairler kimi zaman dizelerde aynı ünsüz sesleri kullanarak şiirde musikiyi oluşturmak istemişlerdir. Bu teknik, şiirin akıcılığını artırmaya dönüktür. Buna aliterasyon adı verilir. Aşağıdaki beyitte “I” seslerinin sıkça tekrarı şiirin söyleyişine apayrı bir hava katmıştır.
Gül gülse daim ağlasa bülbül acep değil
Zira kimine ağla demişler kimine gül
Asonans: Şiirde aynı veya benzer ünlülerin tekrarıyla yakalanan ahenk özelliğidir. Şiirde sık olarak kullanılan asonans, mısra içerisinde ya da komşu mısralar arasında bir ahenk ile birlikte tekrar eden ünlülere verilen addır. Kelimelerde vurguyu bulunduran aynı ünlünün tekrarlarından oluşan ahenk ve uyumu yakalamak için yazar ve şairler bu sanata başvurur.
Bırak, yorgun başları bu taşlarda uyusun.
Tutuşmuş ruhlarına bir damla gözyaşı sun
Asonans ve aliterasyonu, diğer ahenk unsurları ile birlikte düşünmek şiirin ses bakımından edebi değerini bir bütün yapı halinde algılamamızı gerektirir. Ortaya çıkan orkestrasyon etkisi; vezin, kafiye, redif, nazım şekli, nazım birimi gibi bir zeminde sesin tonu, vurgusu, şiddeti, telaffuz süresi, rengi, ritmi, taklit ve yansısı, çağrışımı, çıkak noktasında oluşum kaynağı, durağı, kırılma noktası, harflerin birbiri yanında kullanılmasından doğan ses değeri,
tekrarı vs. bir estetik terkip oluşturur.
Örnek:
Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu
Yahya Kemal Beyatlı’ya ait olan “Sessiz Gemi” şiiri aliterasyon ve asonans gibi ahenk unsurları bakımından oldukça zengindir. Bazı ünlü ve ünsüz harfler tekrar edilerek iç ahenk sağlanmıştır. Birinci beyitte gemi ve giden, günü ve gelmişse kelimelerindeki “g” ünsüzü tekrar edilerek, ikinci beyitte ise yolcusu, yol ve yokmuş kelimelerinde “y” sesi tekrar edilerek aliterasyon yapılmıştır. Diğer dizelere bakıldığında da bu iç ahengin olduğu görülmektedir.
Aliterasyon ve asonansın bol kullanıldığı kendime ait bir şiir ile konuyu bağlamak istiyorum.
SIRDAŞ TAŞRA ŞARKILARI
Tek başıma aşka düşüşümün üzerinden
Günyüzü görmemiş
Yüz gün geçti
Yoksun
Lanet, melanet bir hengâme
Düştü haneme
Dumura uğradı umudumun feri
Uydusuyum uyduruk uykuların
Nutkum tutuldu
Fink attı nifak
Kırk yerimde kırık
Beter bir derbederlik
Sessizlik kusan bir susku
Tok bir yokluk sesi
Hicrinde gizli inci
Firari kirli akisler
Recim edildim
Bin istif fitne mecralarda
Tebessüm dolu
Bir besteydi busen,
Neşemin menşei idi
Sırdaş taşra şarkılarının
Yanık yankıları,
Müptela bir belaydı
Kuşların dokunuşu,
Perçemine perçinlenirdi
Bulutların hutbesi
Okudukça sirayet eden ayet,
Sessiz bir gemi dolusu imge
Ve dizlere kapanan dizeler
Biçimlendi
Çim kokan nesirlerin serinliğinde…
Böğründen yıkılırken kıyı
Savurup çehrene vursam
Silemediğim sıla sızısını
Ve ömür törpüsü anılar tınısını
Neredesin siren sesi?
Haydi ilahi güçler adına
Sere serpe uzansın
Acuze mucizeler,
İçimde kalan ukde
Boynumda kurdele olsun,
Mevsimler sevsin
Mimlenmiş minik aşkımızı
O zaman
Mahmur bir hamda dönüşür
Şiveli bir dervişin duası,
Şaha kalkar yetim beyitler,
Haşmetli bir temaşa göverir gözbebeklerimde,
Umutlarım sökün eder küskünlüğümden,
Bilsen
Nasıl şanlı bir yeşeren filize döner
Sırtı dönük sönük yüzüm.
Kalın sağlıcakla.