20. yüzyılın başından beri iklimde yaklaşık olarak 1 ℃ civarında sıcaklık artışı olmuştur ve bundan sonra da artmaya devam edeceği bilim adamları tarafından öngörülmektedir. Bu iklimsel değişime birey, toplum, ülke ve dünya ölçeğinde bakmak gerekir. Bu durum ülke olarak tek başımıza halledebileceğimiz bir sorun olmayıp, tüm ülkelerin iklim krizi ile ilgili yapmış oldukları anlaşmaya taviz vermeden uymasıyla aşılabilir. İklimde bu değişiklik devam ederse; sel ve su baskınları vb. gibi doğal afetlerin yaşanacağını, tarımda ürün ve üretim kayıplarının ve bölgesel göçlerin yaşanacağını da unutmamak gerekir.
Bireysel olarak yapabileceğimiz önlemler olduğunu hatırlatmanın duyarlı olmamız açısından faydalı olacağını düşünüyorum. Bireysel olarak kullanmadığımız elektrikli ev aletlerini fişlerinden çekerek, gereksiz ışıkları kapatarak, ağaç dikerek ve en önemlisi bahçelerde toplanılan sap, saman, yaprak, dal vb. gibi atıkları yakmadan bahçenin bir kenarında toplanması büyük önem arz etmektedir. Dünyada su ve karbon vb. gibi maddelerin miktarlarının sabit olduğu bilinmektedir. Yıllardan beri doğada sabit bulunan karbon nasıl oluyor da yaşamımızı kötü etkiliyor? Yukarıda bahsettiğimiz bireysel önlemler alınmazsa, ülkelerin aşırı miktarda fosil yakıtları kullanmaları sonucu (karbonun aşırı artmasıyla) gelecekte çok daha kötü günlerin gelmesi kaçınılmazdır.
Olaya üretici ve ziraatçı gözüyle bakarak değerlendirmek istiyorum. Üreticiler olarak bahçe atıklarını yakmadan doğal yollarla kompostlaştırılması sağlanmalıdır. Aksi takdirde yakma yoluyla atıklardan kurtulalım derken atmosferde bulunan karbonun artmasına neden olacağımızı da unutmamalıyız. Bu bahçe atıklarından bir an önce kurtulmak yerine, bahçenin bir köşesinde biriktirildiğinde kompostlaştıktan sonra çok daha faydalı bir şekilde kullanılabilir. Ayrıca bu konuda bir zorunluluğun getirilmesi de fayda sağlayacaktır.
Son zamanlarda yurtdışında bir biyoteknoloji şirketi tarafından genetiği değiştirilmiş ağaçlar geliştirildiğini okudum. Genetiği değiştirilmiş bu ağaçların doğal karbon depoları gibi görev yaptıklarını, doğadan normal ağaçlardan çok daha fazla karbonu kullanmaları ve depo etmelerinin önemli bir gelişme olduğunu söylemek gerekir.
Özetleyecek olursak, bu kötüye gidişi durdurmak için “doğaya az karbon salmak, doğadan fazla karbon kaldırmak” gibi mutlak olan bir zorunluluğumuz var. Bu olumsuzlukla karşı karşıya kalmamızın temel nedeni bu güne kadar bazı ülkelerin bu zorunluluğu yerine getirmemesidir. Bu yıl Şubat ayının ortalarında Keban ilçemizdeki bademlerin çiçek açtığını görüyoruz. Son yıllarda zamansız ve erken çiçek açan yerli bademlerin soğuklardan etkilenerek meyvelerini döktüğüne hepimiz şahidiz. İklim, mevsim normallerinin üzerinde gitmeye devam ederse birçok meyve ağacının meyvesinin bu olaydan etkileneceğini de üzülerek söyleyebiliriz. Hatta bu yıl iklimden dolayı bal arılarında çok ciddi kovan ölümleri olduğu görülmektedir. Son yıllarda geç açan badem çeşitlerinin ilimizde çok fazla dikiminin yapılması badem ağaçları açısından yaşanan ve yaşanması çok muhtemel olan bu olumsuzluğu önemli ölçüde azaltmıştır. Ancak ilimizde bulunan milyonlarca yerli badem ağaçlarının son yıllarda sürekli soğuk zararından dolayı ürün alamadığımız dikkate alındığında, tarım teşkilatımıza çok ciddi görevlerin düştüğünü de hatırlatmamız gerekir. Hem ilimiz, hem üreticimiz ve hem de ülkemiz için ciddi bir kaynak olan yerli badem çeşitlerinin çok geç çiçek açan çeşitlerle çeşit değişimine gidilmelidir. Aksi takdirde yıllarca devam etmesi beklenilen olumsuz iklim olayları nedeniyle ürün alamadığımız bir süreç yaşanması kaçınılmazdır.
Tarım İl Müdürlüğü’müzün bu konuyu ciddi şekilde ele alması ve ilimizde üretim yapan köylüye aşı kalemi yanında gerekli aşıcı desteğini de vermesi en büyük dileğimdir.
Saygılarımla…