Son zamanlarda insanların bir şeyi ya da birini överken “maşallah” demekten yoksun olmaları ne büyük bir eksiklik. Evet, eksiklik diyorum; çünkü bir Müslümanın en önemli görevlerinden biridir bu sözcüğü kullanmak. Nazar, hepimizin bildiği üzere olağandışı özellikleri olan insanların bakışlarıyla karşılarındaki kimselere zarar vermesi veya kötülük getirmesi olarak bilinir. Bunun bir önlemi olarak “nazar boncuğu”, “deve boncuğu”, “göz boncuğu” gibi boncukların takılması söz konusu ve bu, Şamanizm’den bizlere kalan bir inanıştır. Öncelikle nazardan korunmak için İhlas, Felak, Nas ve Ayete’l Kürsi gibi duaların okunması daha etkilidir. Yoksa boncukların ne gibi bir faydası olabilir ki? Yere düşse kırılır, ateşe düşse yanar öyle değil mi? Aslında buradaki inanış şöyle ki; size gelen nazar denen kötü enerjinin, o enerjinin sahibi olan kişiye geri dönmesini sağlamaktır. Kulağa ilginç gelse de dünyada pozitif – negatif enerjilerin varlığı elbetteki söz konusu. Bizler doğuştan ve hatta anne karnından itibaren pozitif enerji yüklüyken, bir anlamda zamanla kötü düşüncelerin sebep olması ile negatif enerjiye sahip olabiliyoruz.
Bir kızı çok güzel gördüğünüzde O’na “çok güzelsin” demenizin yanı sıra öylece bakakalıp “maşallah” demeyişiniz bile nazarın oluşması için yeterli sebeptir. Genelde bir inanışa göre yıldızı düşük insanlara nazarın daha çabuk değdiği söylenmekte. Aslında nazar daha çok, alışılmışın dışındaki sıradışı durumlarda daha çok gerçekleşiyor. Yani insan en çok ne görürse ona alışırken; çok nadir gördüğü ne ise, işte ona şaşırır. Aslında herkes bir şeylere şaşırır ama karşısındaki insanın beklediğinden daha farklı biri çıkması demek şaşırmanın da ötesinde bir durumdur. Bu konuya kendimden örnek vermek istiyorum.
Ben çocukluğumun uzun bir süreci boyunca süt, yoğurt, yumurta ve ekmek yemeyen biriydim. Anne sütünü bile içmemek için adeta direnmişim. Bu durumun benim yememle içmemle bir ilgisi var mı o tartışılır ama yüzüm çocuksu ve dış görünüşüm de minyon kalmıştır. Dolayısıyla ülkemizde minyon insanlar çok azınlıkta olduğu için ben de “30’lu yaşlardayım” dediğim zaman, inanılmaz derecede şaşırıyorlar ve “hiç göstermiyorsun” diyerek tepki veriyorlar. Bu tepkiyi verirken “maşallah” kelimesini de beraberinde söylemedikleri için ya hastalanıyorum, ya üzerimde bir ağırlık oluyor ya da tüm gün halsiz ve bitkin olabiliyorum. Bu durum tabiki de benim günlük yaşantımı olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bir de benim anlamadığım şey şu; bir insanın 30’lu yaşlarda olması için illa yüzünün kırışıp fiziğinin çökmesi mi gerekiyor? Keza bana soracak olursanız ben 60 yaşındaki bir insana bile yaşlı diyemiyorum. Benim gözümde 70 olmayan herkes halen gençtir. Tabi bu sadece bana özgü bir düşünce, herkesin adına bunu söylemiyorum. Yaş denen şey, sadece bir rakamdan ibarettir. Bunun bilincinde olup kendisine bakan, sinir, stres ve üzüntü gibi olumsuz durumlardan uzak kalabilmeyi başararak psikolojisini iyi yönde tutabilen herkes genç kalır. Bu tamamen insanların kendi elinde olan bir şey. Güzel olan her şey bence güzel kalmak için zamanda yolculuk yerine zamanla yarışmayı bilmelidir. Elbette ki zamana meydan okumamız mümkün değil. Ama zamanı ve bilhassa yaşımızı hatırlamadan hayatımızı akışa bırakıp anlık yaşamaya devam etmek bizim elimizde olan bir durumdur. Hayata bir kere geliyoruz ve hayat akıp gidiyor, önüne geçemediğimiz tek şey ise “zaman”dır. Zamanı durduramayız fakat içimizdeki çocuk ruhu veya genç ruhu öldürmezsek ancak o durumda zamanla mücadele etmiş oluruz. Aynaya bakarken kendi kendimize veya karşımızdaki herhangi birine ; “Nasılsa yaşlanıyoruz”, “Hey gidi gençliğim!”, “Ölüp gideceğiz nasılsa.” diye diye insanlar aslında kendi kendilerini yaşlanma psikolojisine sokuyorlar. Oysa ne kadar gereksiz bir hayıflanma. Yiyin, için, gezin, spor yapın, dans edin, eğlenin ama yaşınızın gereksiz psikolojisine bürünerek sebepsiz yere kendi kendinizi üzmeyin. Cildinize ve fiziğinize iyi bakın. Gerçi erken çökmenin altında yatan çeşitli hastalıklar da olabiliyor. Sağlıklı bir birey, elbette ki olduğundan daha güzel ve genç görünebilir ama sağlığında olumsuz bir problem olan birey, 25 yaşındaysa bile 40 yaş üstü gösterme durumu dahi olabiliyor. Allah kimseleri sağlığı ile imtihan etmesin.
Lütfen ne olursa olsun birini ya da birini överken “maşallah” demeyi dilimizden ve sözümüzden eksik etmeyelim.