Dr. İrfan Sönmez’e, Oslo’dan Habur’a Terör Baronlarının Savaşı “KAYIP BARIŞ” kitabı ile kulak verelim. Ülkesini seven bu değerli kalemin neler yazdığına bakalım. Çünkü; seçim bahanesi ile Sayın Sönmez’in, vatansever, milliyetçi kimliğine söz söyleme cesaretinde olanlar olabilir, bu satırlarla Sönmez’in düşünce iklimini hatırlatmakta fayda görüyorum. Kitabın dikkat çeken satıları şöyle:
- Çözüm sürecinde halkı ayrı ayrı otoritelere tabi tutan bir Türkiye manzarası oluşturuldu.
- İmralı ikinci bir hükümet merkezi oluşturuldu.
- İhtilaflar, uyuşmazlıklar devlet mahkemeleri yerine örgüt mahkemelerine taşındı.
- On binlerce insanın katili Kürtlerin lideri demokrat kişilik olarak tebdil edildi.
- Eleştiriler kan içiciliği olarak yorumlandı.
- Hendekler açıldı 859 gül gibi insanımız şehit edildi.
- Evler, sokaklar, caddeler, tarihi eserler, vakıf eserleri harap oldu.
- PKK kendi egemenlik alanını oluşturmak için gerekli hazırlıklarını yapmış, Suriye’de kazandığı motivasyonla “Devrimci Halk Savaşı“‘nı başlatarak isyan etmişti.
- HDP heyetlerinin İmralı ziyaretleri Avrupa’da Demokratik Kurtuluş ve Özgür yaşamı inşa adı altında basıldı.
- İmralı’da ana dilde eğitim, anayasal vatandaşlık, Kürtlere statü gibi talepler masaya yatırıldı.
- MİT müsteşarı Afet Güneş Aydınlık gazetesine verdiği demeçte PKK ile görüşmeye karşı çıkanların MİT’ten uzaklaştırıldığını itiraf etmiştir.
- Öcalan süreç devam ederken kardeşine; “Tespihi biliyorsun. Önce boncuklar dizilir, sonra kafası yerleştirilir. Konfederalizm de boncukları konulmuş mücadelenin kafa kısmıdır.
- Oslo öncesi o dönemin Başbakanı Sayın R.T. Erdoğan’ın Şemdinli konuşmasında, Türk Türküm, Kürt Kürt’üm, Laz Laz’ım, Boşnak, Boşnak’ım diyerek hepimizin üst kimliği Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır diyerek, Türk üst kimliğinin reddini ima etmiştir. Sönmez bunu da bir çeşit kabileleşme olduğunu ifade etmiştir.
- Erdoğan’ın bu düşünceye İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken AK partili Mehmet Metiner’e hazırlattığı raporda, Doğu ve Güneydoğu sorunu olarak adlandırılan sorunun “Kürt sorunu” olduğunu belirterek, bölgenin kadimden beri “Kürdistan” olarak adlandırıldığını, Kürt kimliğinin tanınması gerektiği ve yerel parlamentonun oluşturulması gerektiği belirtildi.
- Sonraları emekli general Adnan Tanrıverdi’nin “SADAT RAPORU” hazırladığı raporda çözüm önerileri olarak; a) Kürtçe okullarda eğitim dili olmalı, b) Türkiye eyaletlere bölünmeli c) idare valilerde olmalı ve seçimle gelmelidir, demiş, Cumhurbaşkanlığı forsuna 16 Türk devletini temsil eden yıldıza 1 yıldız daha eklenerek 17 yıldız olmasını önermiştir. Türkiye’nin eyaletlere bölünmesini isteyen Tanrıverdi ödüllendirilerek Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından başdanışman olarak atanmıştır.
- Sönmez; 19 Ekim 2009 tarihinde Habur sınır kapısında 34 PKK’lının devlete teslim olmasının, adli işlemlerinin Diyarbakır’dan Silopi’ye taşınarak sözde bir mahkeme oluşturarak ve örgütün ayağına mahkemeyi götürerek Silopi’de 50 bin kişinin karşılaması ile şova dönüşmesine müsaade edildiğini, ifadesi alınan teröristlerin pişman değiliz ifadelerine rağmen 29 savcı ve 5 hakim tarafından serbest bırakılarak siyasi şova dönüştürüldüğü uzun konvoylarla il il dolaştırılıp davullu zurnalı düğün ve zafer havasında Öcalan posteri ile propaganda yaptırılıp, devlet için çok büyük bir ayıbın önü açıldığı ve yıllarca bu ayıbın silinmeyecek bir leke olarak müsebbiplerinin alınlarında kalacağını, PKK’nın bu şovla devlet kurumasının propagandasını dönemin yöneticileri sayesinde bu aziz memlekette yapıldığını üzülerek belirtmiştir.
- Oslo görüşmelerinin devlet kanalıyla üniter yapının altına bomba konulan bir süreç olduğu, Altıncı ve Yedinci Oslo görüşmeleri süren bu aymazlıkta devam ederken İskenderun’da masum 7 askerimizin şehit edilmesinin bu süreçte gözlerin bir nebze açılmasına, terör örgütünün niyetinin aba altından sopa göstererek emellerine ulaşma için bir strateji belirlediğini belirtmiştir.
- Oslo görüşmelerinin 8, 9, 10 ve 11. görüşmelerini izleyen süreçte, bu eli kanlı örgütün 13 askeri şehit ederek, bizim elimizden silah düşmez, ya bedeninizi vereceksiniz, ya da masada boyun eğeceksiniz diyerek kendilerince kanlı ültimatomlarına devam ettiklerini iletmiştir.
- PKK aldığı yüzle, kendilerince devletleşmenin temelini attığı DTK, yani Demokratik Toplum Kongresinin İlan edilerek, demokratik kalkan ile devletleşmenin yolunu açtığını belirtmiştir.
- Bu kongre ilanı ile hükümet yaptığı yanlışın varacağı noktaları hem askeri hem de bazı akil çevrelerle farkına vararak, 2005 yılında Oslo görüşmelerinin defterini kapatmış ancak bu sürecin devam etmesi yolunu başka yöntem ve girişimlerle aramaya devam etmiştir.
- Oslo görüşmeleri ile doğan DTK’nın amacının dikkat çekmeden, tereyağından kıl çeker gibi, puslu havada bekleyen leş kargaları gibi dikkat çekmeden bir Kürt devleti kurmak istemeleridir.
- Sönmez bu kitapta Öcalan için kimsenin cesaret edemediği bazı saptamalarda da bulunmuştur. Bunlardan bazıları oldukça manidar ve felsefidir. Şöyle ki; Öcalan’ın kendi egosu etrafında bir mitos oluşturarak örgütün tapınma odağı haline gelmesini isteyen, olunmaz liderlik, ulaşılamaz kişilik, kendinde tanrılık vasfı hisseden bir psikolojik travma geçiren bir şahsiyet, haşa kendinde tanrılara has bir özellik olabileceğini bile ima edecek kadar kişilik problemleri yaşayan biri olduğunu, muhataplarının yani örgüte ait olan ve ideallerini benimseyen kişilerin kulları olduğunu ima eden bir söylem dizinine sahip olduğunu belirtmiştir. Bu tanımlama, Türk milliyetçileri için bence cesaretin dönüm noktasıdır. Hatta Öcalan’ın kendi ruhunun erişilmez ve bilinmez olduğunu, kendine ilahlık rolü biçerek, buyuran-buyurulan ilkesini benimseyen bir ruh metaforunda bulunduğunu belirtmiştir.
- Sönmez; Oslo süreci sonrasında 2012 yılından sonra Öcalan’ın kapısının devlet kanalıyla tekrar kapısının çalınması sürecinde tabelalardan T.C. ifadesinin çıkarılması ki bence bu büyük ve olunmaz bir yaradır, Diyarbakır’da “Ne mutlu Türküm Diyene yazısının yazıldığı bir talkın sökülerek sözde etnik hükümlerin ayıklanması sürecinin devamı olduğunu belirtmiştir.
- Sayın Bahçeli’nin bu sürecin büyük bir yıkım ve Kürdistan’ı kurma projesi olduğunu söylüyordu. Sönmez; Ancak gelinen noktada ki birlikteliğin nedenini anlaşılamadığı “Kitap dışı yorum” belirtmiştir.
- Sayın Kılıçdaroğlu bu sürecin Öcalan’la yürütülmesinin yanlış olduğunu söyleyerek, sürece destek vermemiştir. Özgen; Bu noktada Kılıçdaroğlu’nun ilerleyen süreçte nasıl bir yol izleyeceği de benim merak konum ve bir Türk vatandaşı olarak ülkeye zarar vermeyecek bir yolun izlenmesi, örgüte hiçbir şekilde ışık yakılmaması beklentimdir.
- Kitapta dikkat çeken ve tarihin lekeli sayfalarında yer alacak bazı isimlere de değinilmiştir. Sönmez; sürecin devamında seçilen akil olarak nitelenecek ve aydın olarak Öcalan’a selamlarını gönderen isimlere de değinmiş ve bu isimlerin unutulmaması gerektiğini iletmiştir. Bu isimlerden bazıları şunlardır; Kadir İnanır, Vedat Türkali, İhsan Eliaçık, Osman Kavala, Can Dündar, Yasemin Çongar, Cengiz Çandar ve Rakel Dink. Bu isimlerden başka birçok isimde mevcut ve kitaptadır.
- Sönmez kitapta Bahçeli’nin çözüm sürecinin büyük bir yıkım ve Kürdistan’ı kurma projesi olduğunu söylemiştir. Özgen; 17 Mart 2015 yılından sonra Demirtaş’ın “Seni Başkan Yaptırmayacağız” sözünün sonrasında, Bahçeli’nin hükümete destek noktasının arka planında neler olduğunun da tam olarak bilinmesi sanırım devletin gizli sayfalarında kaldığı ve başkalık sürecinin devamında gerek ekonomi ve gerekse reformlar noktasında eksikliklerin gözlemlenmesi gelecek seçim sürecinde belirleyici olacağı da beklenmektedir.
- Ayrıca Sönmez kitapta Hilal Kaplan’ın şu manidar sözüne de değinmiştir. “Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin bayrağı var ve Kürtlerin’de bayrağı olmalı” diyerek AK parti’nin politikalarını savunan sözde gazetecilerin heyezanlarına kitapta yer vermiştir.
Kitapta daha birçok önemli ayrıntı söz konusudur. Sönmez kitabı şu söz ile taçlandırmıştır:
“Ülkeleri terör örgütleri değil, politikaların hırsları ve yanlış politikaları böler”
Son olarak, gelinen noktada ülkenin terör baronlarının esiri olmadan, üniter devlet yapısından ödün vermeyerek, başı dik, Türk milletine yakışır bir yönetimle yönetilmesi, terörün oyuncağı olmadan ve masada kötü kokan senaryoların esiri olmadan bu aziz millete yakışır bir geleceğe adım atarak, ilelebet ayakta kalması bizlerin beklentisidir. Sayın Sönmez’in de milliyetçi refleksini her ortamda sergilemesi em büyük beklentimizdir.
Saygılarımla.