Yoğun düşünceler içerisinde geçen bir günün akşamında sizlerle bazı şeyler paylaşmak istiyorum. “Bir insanın değeri, yaşamının başkalarının yaşamlarına ne kadar değer kattığı ölçüsündedir.” der, çok değerli Albert Einstein…
Bir kaç haftadır, yapay zekanın insan emeğinin yerine geçmesi konusunda içimde sindiremediğim çok güçlü şeyler var. Bu bir yük aslında. Şirkete alınan ve sadece telefonlara bakmak için konumlandırılmış binlerce insan var. Bu insanların yerlerine karşıdakilerin sorularını yanıtlayabilecek yapay zeka yazılımları geçecek.
“Evrak işi” dediğimiz ve binlerce dökümandan oluşan işleri çok yakın zamanda yapay zeka algoritmaları görevi teslim alacaklar.
İnternet site geliştirmek için kod yazan, görseller tasarlayan, metinler yazan insanlar.. Hepsinin işleri inanılmaz kolaylaşacak ve hatta gelecekte onlar yerine bir çok işi bir arada yapabilecek (kolaylaştığı için), daha başka insanlar gelecek.
Bir akademisyen, bir üniversite hocası, bir dil hocası, muhasebe ile uğraşan insanlar, kasiyerler.. Daha burada saymak istemediğim yüzlerce ama yüzlerce iş kolu.. Hepsi değişmek durumunda. Değişip, dönüşmek durumunda..
Evine ekmek götürmek için alın teri döken milyonlarca insan.. Bunları düşünüyorum hep. Onların motivasyonlarını.. Geleceğe dair neler yapabileceklerini.. Bunların planlarını yapıyorum aslında. Olsa olsa diyorum. Çünkü yapay zeka çok güçlü bir dalga. Tahmin ettiğimizden de güçlü. Şimdilik hafifçe nefes alıyoruz ama çığ üzerimize çok hızlı geliyor. Bunu tüm Dünya’da görüyoruz. Yapay zekanın kontrol ettiği metinler, konuşmalar, videolar ve hatta müzikler.. Eğitimler, üretim sistemleri… Ve bir kaç yıl önce duyduğum o terim.. “Smart Government”.. Yani yapay zekanın yönettiği devletler.. Kolektif akıl, hayatta en doğruyu göstermenin ötesinde, geleceğe de entegrasyonu en kolay akıl yolu.. Aklın yolu bir denir ya, yapay zeka algoritmaları tam olarak böyle bir şey..
Bir kaç gündür işin duygusal boyutundayım.. Gelişmeler baş döndürücü, tamam.. Olası senaryolar, tamam.. Peki ya bu kadar insan? Biz, hepimiz ne olacağız? Emin olun sadece devletleri değil, yapay zekalar şirketleri de çok rahat yönetebilirler. Yani konu bambaşka bir yere doğru gidiyor. “Beyaz yaka” dediğimiz kesim, yapay zeka modülleri ile tamamen eriyebilir. Peki ya geriye ne kalacak?
Üretime odaklanmalıyız. Kendimizi üretimle, deneysel araştırmalarla, deneyimsel çalışmalarla şekillendirmeliyiz. Kreatif düşüncenin biraz daha ötesine geçmek için sınırları zorlamalıyız. Gelecek olan dalga, emin olun bizlerden çok fazla şey götürecek. Değişmemizi, dönüşmemizi, adapte olmamızı güçlü bir şekilde sağlayacak. Sağlamalı da.
Türkiye’nin daha 10-20 yılı var demeyin içinizden. Öyle bir zaman yok. Gelecekte çoğu yenilik için hani hep derler ya, bunun bilimsel çalışması var mı? Bunun deneysel araştırması var mı diye.. Gelecekte bu soru, bu ürettiğinizin/geliştirdiğinizin “yapay zeka onayı” var mı diyecekler.
Bu yeni çağa adaptasyon çok önemli..