Hoş geldin…
Gerçekten hoş mu geldim?
Zihnimizin yoğunlaştığı olaylar, anılar, hayaller duygular birden fazla değil mi?
Peki hangisi gerçekten bizim düşüncemiz bunun farkında veya bilincinde miyiz?
Her şeyi hatta bir çok şeyi hemen istiyor, seviyoruz… Bunların aslında bulunduğumuz ortamdan kaynaklı olduğunu biliyor muyduk? Yani bulunduğunuz bir ortamda sürekli ister istemez aynı konular tekrar ediliyorsa zihninizde bir yerlerde o duygu veya konular yer ediniyor. Bir süre sonra siz farkında olarak veya farkında olmayarak bu sizin düşünceniz, isteğinizmiş gibi davranışlar ortaya çıkıyor. Şimdi burada ve şuanda birbirimizi yargılamak için değil! Birbirimizi iyileştirmek ve yardımcı olmak için yazıyorum. Bir ortama girdiğimiz zaman insanların veya o toplumun etkisi altında kalmak yerine kendi bakış açımızdan konulara bakabilmek ve kendi düşüncelerimizi açık ve net bir şekilde dile getirmemiz bizim açımızdan daha sağlıklı yaşam olacaktır. Çünkü biz burada başkalarının anlattığı veya etkisinde kalarak onun düşüncesini değil! Kendi düşüncelerimizi, fikirlerimizi yani üretkenlik duygumuzu daha çok ön plana çıkarmış olacağız.
Kişi kendi penceresinden bakmayı öğrendikçe daha sağlıklı düşünmeyi, üretmeyi, hayal kurmayı, neyi sevip sevmediğini daha iyi idrak edebiliyor. Diğer türlü hep birilerinin fikirlerine, düşüncelerine ve onların hayallerinden beslemeye ihtiyaç duyar.
Şimdi soruyorum hazır mısın?
“ Evetttt…” olarak cevabını aldım ben…
Senin düşüncen mi?
Yoksa başkalarının düşünceleri mi?
İçindeki soruları yani kendini tamamen bulup ve kendine, düşüncelerine, hayallerine teslim olana kadar tekrar tekrar yazdıklarımı oku ve düşün…
Unutma güzel insan bu hayat senin, bu yol senin!
Bundan daha iyi nasıl olur?
Kal sağlıcakla…
Kavin İnci Geçkil