Ana Sayfa Köşe Yazıları, Kültür&Sanat, Prof.Dr.İnanç Özgen 19 Mart 2023 118 Görüntüleme

KIZIMIN NEFESİ ROMANI

Yazar ve şair Turan EKİNCİ tarafından kaleme alınan ve Kitapmüptelası yayınevi tarafından basılan Kızımın Nefesi romanı tek kelimeyle, “Toplum Sosyolojisi, Aile Sosyolojisi, Suç Sosyolojisi, Toplumsal Cinsiyet Ayrımı, Ezilmiş Kadın Psikolojisi, Affetme psikolojisi” adına okumuş olduğum en etkileyici romanlardan birisidir. Yazarın kendisini tanımaktan bir kere daha onur duyduğumu söylemek isterim. Daha önce; “Denizde bir Damla ve Ayrılığın Zirvesi” adında iki şiir kitabı olan EKİNCİ; yazdığı bu başarılı romanla bence adına az rastlanabilecek bir başarıya atmıştır.

Roman; sürükleyiciliğinin yanında, içerisinde birçok sürprizi barındırıyor. Hüzünlendiriyor, ağlatıyor, düşündürüyor ve hayatı anlamlandırıyor. Romanda; bazen insanın üzerine küf kokusu siniyor, bazen erkek olmaktan nefret ettiriyor, bazen iyi insan olabilmeyi hatırlatıyor, bazen de hadi be kardeşim bu yaşananları kafaya takma, gönlün hiçbir bendi dinlemesin ve sev bu kızı” dedirttiriyor.

Ağlatıyor…

Romanın hikâyesi ise kısaca şöyle:

Roman; Trabzon’da başlıyor. Hacı Asım beyin 12 Eylül darbesi ile tüm düzeni bozuluyor. Azmettiricilikten hapis’ giren Asım beyin ailesinin tüm düzeni bozluyor. Oğlu Köksal ise, alkole saplanmış, kadına değer vermeyen despot yapısıyla oğullarının da kanına giriyor. Onlar da babası gibi hem alkol hem de kötü yola girerek birçok kanunsuz işe giriyorlar. Bu uğurda oğullarının birini kaybeden Köksal Bey bir oğlunu da hastalıktan kaybediyor. Diğer oğlu da kanunsuz işlere devam ediyor. Babasının Samsunda ki cezaevine nakledilmesi ile Köksal Bey de Trabzon dan ayrılarak tarım ve hayvancılık işleri ile meşguliyet amaçlı Samsun’a yerleşiyor. Doğmatik bir şekilde cemaatlere girerek despot yapısını, dini süsleme ile farklı bir boyuta getiren Köksal bey hem eşi Selvi hanıma hem de Nehir’e hayatı zindan ediyor. Selvi hanımda amansız hastalığa yakalanıyor. Buna rağmen hakaret ve fiziki darbelere maruz kalıyor. Nehir de insan olabilmenin hiçbir hazzını yaşamaktan uzak tarlalarda ırgatlık yapmakta, evin gündelik işlerine koşturmaktadır. Babası tarafından dayak ve hakaretlere maruz kalan Nehir, artık yapacağı hiçbir şeyin kalmadığını düşünerek, annesinin hastalığı sürerken Gaziantep’ten gelip tarlada çalışan Şahan isimli bir gencin evlilik talebiyle yaşadığı bu zindandan kaçış yolu arıyor ve onunla birlikte yola çıkıyor. Ancak işler hiçte istediği gibi gitmiyor ve kendini Mardin’de Şahan’ın kuması pozisyonuna girebilecek şekilde buluyor. Şahan’ın her türlü iknalarına rağmen evlenmeyi kabul etmiyor. Tecavüz ve işkencelere maruz kalmasına rağmen, kader onun elinden kurtulmasına yardımcı oluyor. Ayrılırken annesinin hastalığının ağırlaştığını, duyarak Samsun’a gidiyor, annesinin son anına tanık oluyor ama artık onun Nehir’i tanıma için zamanı ve ömrü kifayet etmiyor. Anneannesini de kaybeden, babasının cemaat vasıtasıyla annesinin üzerine getirdiği genç kuma da, artık o şehide yaşaması için hiçbir sebebi olmadığını ispatlıyor.

Nehir artık o şehirde yaşamamalı ve nefes almalıdır.

Hayatının baharı, İstanbul’da filizleniyor. Bu aşamada; annesinin arkadaşı olan Behiye Hanım ve eşi Kemalettin Bey,  onun sığınacağı belki de hayat nefesi alabileceği bir pencere oluyor. İstanbul’a bu güzel ailenin yanına yerleşen Nehir, kısa sürede iş bularak tekstil sektöründe başarı merdivenlerini hızla tırmanıyor. Yaşadığı buhranlar nedeniyle, yeni hayatına adapte olması hem sosyal hem de genç kız idealleri açısından çok zor oluyor. Ancak onu da bekleyen bir aşk ve sevgi vardır. O da Fuat Bey. Acaba Nehir; Fuat Bey ile evlenebilecek mi? Yoksa yaşadığı buhranlar onun önüne çıkacak mı?, Babası ile tekrardan bir araya gelebilecek mi? Bu soruların tamamı ve romanın en güzel sayfaları “Kızımın Nefesi” romanında.

Turan Ekinci Beyin kalemi hiç susmasın, nice romanlar yazsın.

Saygılarımla…

 

Yorumlar

Tema Tasarım | Osgaka.com