Dünya büyük bir imtihandan geçiyor. Bu imtihanın en büyüğünü ülkemiz yaşadı. Anadolu coğrafyası farklı kültürel kimliklerden oluştuğu gibi, farklı coğrafik özelliklere sahip. Bu coğrafi özelliklerinin farklılığı, yetiştirilen ürün çeşitliliğinden, bölgede yaşayan canlıların çeşitliliğine kadar değişiyor. Bu zenginlik Nuh A.S’ın gemisinin karaya oturduğu coğrafya olarak bilinen ülkemiz için önemli bir kavşak noktası olmasından kaynaklanıyor. Yani gül kokusunun, dikenle olduğu bir coğrafya. Önemli nehirlerin geçtiği, medeniyetlerin beşik kurduğu bir coğrafya. İnsanı güzel. Mayası yerinde. Felaketler yaşamış ancak her felaketten alnının akıyla çıkmış bir halk. Bu değerleri her zorlukta koruyabilmiş. Her türlü ekonomik krizden aile bağları ile kurtulabilmiş. Bu aile bağlarının sağlamlığı insan harcını yücelten değerler olarak önümüze çıkmış. Ancak son 10 yılda özellikle küresel salgının etkileriyle zayıflayan Dünya ekonomisinde yara almış bir ekonomiye sahibiz. Üstüne, Rusya Ukrayna savaşı ve Suriyeli göçmenlerin kabulü ve ülkemize verilen sözlerde durulmaması bu sıkıntının tuzu biberi olmuş. Küresel buğday krizinin çözülmesinde önemli roller oynayan ülkemiz, kendi tarımsal potansiyelini kullanamaz duruma gelmiş. Üstüne üstük üç büyük deprem. Öyle böyle bir deprem değil. Halen bilanço ağırlaşıyor. Halk elindekini seferber etti. Ama artık ekonomi olarak dar gelirli insanımızın dayanacak gücü kalmadı. Bu krizden nasıl çıkılır. Tarım politikalarında radikal bir devrimle. Bu devrim nasıl sağlanacak. Bu konuya kısa vadeli çözüm önerisi getirelim. Devlet 2 yıllığına tüm tarım alanlarını ve aletlerini çiftçilerden kiralayacak, bu kira bedeli tarla sahiplerinin yaşamlarını ikame ettirecek. Kira karşılığı tarla sahiplerine ücretleri savaş anında olduğu gibi belirli makul ölçülerde verilecek. Bu çiftçilerin kredi borçları ertelenecek, borçları uzun vadeye bağlanacak. Ekilmeyen arazilerde dahil, tüm tarım arazileri devlet tarafından ekilecek. Toprak mahsulleri ofisleri ürünleri depolayacak. Depoladığı ürünler dışında, hasadını yaptığı tüm tarım ürünlerini en ucuz şekilde halka ulaştıracak. Çiftlikler 2 yıllığına devletin eline geçecek. Tüm işletme maliyetleri devlet tarafından karşılanıp, uzman veteriner ve ziraat elemanları tarafından (Birçok işsiz ziraat Müh. ve tekniker) gelir düzeylerini arttıracak yöntemler uygulanacak. Boş arazilerde kanatlı, küçükbaş ve büyükbaş devlet çiftlikleri kurulacak. İki yılın sonunda, en azından halk rahata kavuşana kadar ucuz ekmek, et ve süte ulaşım sağlanacak. Büyük firmaların tarıma yatırım yapmaları sağlanacak. İki yılın sonunda tüm büyük firmaların tarım departmanlarından ucuz ürün tedarikleri yapılacak. Belirli iller ihtisas bölgesi ilan edilecek. Örneğin tahıl sebze ve yağ bitkileri açısından, Konya Harran ovası gibi. Hayvancılık açısından Tunceli, Bingöl ve Muş ovaları. Balıkçılık işletmelerinin kapasitesi arttırılacak. Özelleştirilen tüm şeker fabrikalarını devlet tekrardan alacak. Yeni şeker fabrikalarının kurulumu sağlanacak. Yerli ve yenilebilir gübre kaynaklarının haritası çıkarılacak. Tüm belediyelerin tarımsal üretime katılımı sağlanacak, yerel üretim marketlerinden ucuz gıda sağlanacak. Pestisit ve zirai mücadele açısından yerli ilaç firmalarının önü açılacak. Üretimde dışa bağımlılık azaltılarak pestisit maliyeti düşürülecek. Bu ve benzeri radikal tarımsal önlemler alınmazsa önümüzdeki yıllar çok çetin geçecektir. Saygılarımla.
TARIMDA REFORM ŞART
Yorumlar
Benzer Haberler
-
BAŞARILI OLMANIN YOLU
-
Tükettiğimiz Gıdalar ve Davranışlarımız Arasındaki Gizli Bağlantı
-
FENOMEN ÖĞRETMENLER VE MEMURLAR
-
Kalabalıkta Bile Yalnız
-
Post mu dost mu?
-
Çürük üzüm habbesi…
-
KAYBETTİK
-
KANDIRMA SANATI
-
ERZURUMLU NAFİZ KOTAN KİMDİR?
-
Kaht-ı rical, kıtlık mes’elesi…
-
HANGİ ACI UNUTULUR?
-
Toplumsal Değerler