Ana Sayfa Köşe Yazıları, Özlem GÜRBÜZ 20 Şubat 2023 145 Görüntüleme

ÖLÜM BİR SON MUDUR?

‘Ölüm’ de­yin­ce akla ilk gelen şey ‘korku’dur. He­pi­miz kor­ku­la­rı­mı­zın birer esi­ri­yiz as­lın­da. Oysa kor­ku­nun en bü­yü­ğü­dür ölüm! Bir bi­lin­mez­lik di­ya­rı­dır sanki… Hz.​Mev­la­na’nın bir sözü var­dır: ”Sanma ki ölüm yok ol­mak­tır. As­lın­da Hakk’ta kay­bo­lup hep var ol­mak­tır.” O’nun söy­le­di­ği bu söz bile bizi ne kadar da dü­şün­dü­rüp bi­lin­mez­li­ğin di­ya­rı­na iti­yor öyle değil mi? Bence bu bi­lin­mez­li­ği
insan dü­şü­nün­ce kor­ku­dan zi­ya­de, ka­pa­lı per­de­ler ar­ka­sın­da giz­le­nen gi­ze­mi arar olu­yor.
Ölüm tek ve aynı son­dan iba­ret­tir; fakat ölü­mün çe­şi­di çok­tur. Ki­mi­miz yaş­lı­lık­tan do­la­yı ölür­ken, ki­mi­miz ani gelen bir kalp krizi ya da beyin ka­na­ma­sı ile ölü­rüz, ki­mi­miz has­ta­la­na­rak, ki­mi­miz sa­va­şır­ken, ki­mi­miz dep­rem­den, yan­gın­dan, çığ­dan, sel­den veya yıl­dı­rım çarp­ma­sın­dan, in­ti­har­dan ölür­ken, ki­mi­miz ise kaza ge­çi­re­rek ölü­rüz… Hal­bu­ki bu say­dı­ğım ölüm çe­şit­le­rin­den hepsi de birer
‘bi­lin­mez­lik’. Çünkü nasıl öle­ce­ği­mi­zi ön­ce­den kes­tir­mek ne yazık ki müm­kün değil. Belki nasıl öle­ce­ği­miz ko­nu­sun­da eğer ki ufa­cık da olsa bir bilgi sa­hi­bi ol­say­dık, acaba ted­bir alıp ölü­mün önüne geçme şan­sı­mız ola­bi­lir miydi ki? Farz ede­lim ki ted­bir aldık da öl­me­miz ge­re­ken yer­den öl­me­dik. Bu, öl­me­mi­zi ge­cik­ti­rir mi der­si­niz? Bence ölüm bize o şansı ver­mez, bizi öl­me­miz ge­re­ken yer­den bul­ma­dıy­sa bile elbet başka bir yer­den bu­la­cak. Ne tu­haf­tır değil mi, biz onu
bu­la­maz­ken o bizi ne­re­de olur­sak ola­lım bu­lu­yor ve bul­du­ğu yer­den de an­sı­zın ya­ka­lı­yor. Kaç­mak ne müm­kün! Her şey­den ka­çar­sı­nız ama ölüm­den asla!
Var­lık ile yok­lu­ğun ara­sın­da­ki o ince çizgi o kadar in­ce­dir ki sanki hiç­li­ğin de öte­le­rin­de saklı olan bir tuzak mi­sa­li de­rin­dir. Siz o ince çiz­gi­yi merak edip onun üze­rin­de yü­rü­dük­çe de­rin­le­re, daha de­rin­le­re da­la­rak adeta kay­bo­lur­su­nuz ve ora­dan çıkış yolu bu­la­maz­sı­nız; çünkü kay­bol­du­nuz bile. Yok ki bir pu­su­la, reh­ber! Çünkü siz bu yolda tek­si­niz. İşte ölümü dü­şü­nüp bi­lin­mez­li­ği arar­ken o bi­lin­mez­lik içe­ri­sin­de kay­bol­mak da tıpkı böy­le­dir. Me­za­ra gi­rer­ken bile tek­si­niz. Çünkü ölüm de tek­tir.
Ge­le­lim Ölüm’ün bir ‘kur­tu­luş’ mu, ‘son’ mu, veya bir ‘baş­lan­gıç’ mı so­ru­su­na…
As­lın­da Ölüm hep­si­dir. Hem kur­tu­luş, hem bir son, hem de bir baş­lan­gıç­tan iba­ret­tir. He­pi­miz bi­li­yo­ruz ki ruh­la­rı­mız ayrı ayrı be­den­le­re sü­re­li ola­rak hap­sol­muş du­rum­da kendi ka­de­ri­ni ya­şa­mak­ta­dır. Nasıl ki hayat tar­zı­mız zen­gin­lik ve fa­kir­lik üze­ri­ne ku­ru­lu kader ise, ölüm de kendi ça­pın­da türlü türlü çe­şit­le­re ay­rı­lan bir ka­der­dir. Fakat ne ga­rip­tir ki biz­ler ya­şar­ken ‘zen­gin’ ve ‘fakir’ diye ay­rı­lır­ken, öl­dü­ğü­müz­de bun­la­rın hiç­bir an­la­mı kal­mı­yor. Çünkü ölen hiç kimse artık ne fa­kir­dir ne de zen­gin… Öle­ce­ği­miz zaman artık bu fani dünya bir son iken, ruh­la­rı­mı­zın hap­sol­muş ol­du­ğu bu be­den­ler için bir kur­tu­luş, yani Mev­la­na Haz­ret­le­ri­nin de de­di­ği gibi Hakk’a ka­vuş­mak ve ebedi ha­ya­ta yeni bir adım için bir baş­lan­gıç­tır artık.
”Nasıl ya­şar­sa­nız öyle ölür­sü­nüz, nasıl ölür­se­niz öyle di­ri­lir­si­niz!” (Mü­nâ­vî, Feyzü’l-Ka­dîr, V, 663)

Yorumlar

Tema Tasarım | Osgaka.com