Mitomanya; sağımız mitomani solumuz mitomani olmuş, nereye baksak her yerde onlar var. Bilim dalında, mitomani olarak adlandırılan bu hastalık ilk olarak 1891 yılında Alman Dr. Delbrueck tarafından tanımlanmıştır. Yalan söylemeye ve abartmaya hastalık derecesinde eğilimli olmak ya da patolojik yalan olarak bilinmektedir. Bu hastalığa sahip olan kişilere ise mitoman denir. Kısaca mitomani yalan söyleme hastalığıdır. Mitomanlara da yalancı denir.
Sosyal medyada herkes lüks içerisinde yaşıyor, lüks kafeler de öz çekimler ve fotoğraf paylaşımları yapıyor. Herkes en ünlü marka arabaların önünde muhakkak bir kare fotoğraf çektirmiştir. Cuma günleri herkes Prof. Dr. İlahiyatçı âlim ve Evliya Ullah’lardan oluyor. En güzel tatil yörelerine gidiyor, en güzel ve pahalı alışverişleri yapıyor. Sokağa çıktığımda bir fakir benim herhalde diye düşünmüyor değilim. Her kes zenginse, herkes dindarsa, herkes iyiyse tek fakir, tek kötü insan benim. Bu kadar kötülüğü kim yapıyor?. Yada her kes mitoman olmuş!
Çok kıymet verdiğim ünlü Türk düşünürü Yaşar Koçak ile mitomanları konuştuk, dünyamız ve hatta etrafımız mitomanyaya dönmüş. Doğru söyleyen bir tek insan bulursak onu koruma altına alıp müzede sergilesek diye düşünüyorum. Bu kadar insan sosyal medyada yazıp paylaştıklarına göre temiz ise bir tek kirli ben varım diye içinden hayıflanıyorum.
Sabah uyandığımda, ilk iş olarak pencereden bakıyorum güneşim doğmuş efendim, önce güneşimi selamlıyorum sonra sağlam bir kahvaltı yaptıktan sonra bir bardak çay alıyorum, televizyon haberlerine bakıyorum. A haber de cennet bir ülkede yaşıyoruz, Fox haberde cehenneme dönmüş bir ülkede yaşıyoruz. Sabah programlarını karıştırırken üç çocuk annesi bir kadın eşini çocuklarını bırakıp on beş yaşındaki bir çocuğa kaçıyor, hemen kanal değiştiriyorum. Farklı bir kanalda otobüste yer vermemiz için bekleyen teyze ve amcalar sosyal medya fenomeni olmak için kılıktan kılığa girmişler. Televizyonu kapatıyorum gazete haberlerine göz gezdiriyorum köpek barınağında şiddete maruz kalmış hayvanların haberi manşette, sayfayı söyle karıştırıyorum, uzaya gidecek astronot seçmelerini haber yapmışlar. Kardeşim arıyor yeni çıkan son model cep telefonundan birer tane alalım satışa sunulmuş diyor, bende bu esnada yırtık olan çorabımı anacığıma diktiriyorum. Sağım yalan solum yalan gel birader azda sen oyalan. Mitomanyada gün böyle başlayıp, böyle devam ediyormuş işte.
Sokağa çıkıyorum, bir arkadaşımı görüp selamlaşıyoruz, arabasını iki katı fiyata sattığını, çok ünlü marka bir araba için ilan araştırdığını söylüyor. Sonra bu arkadaşım halk ekmek sırasına girip ucuz ekmek almak için sırasını bekliyor. Kahve haneye gidiyorum arkadaşlar hararetli konuşup aralarında istişare ediyorlar, emlak işine girmiş İstanbul boğazında yalı satıyorlar ve bu yalıya müşteri arıyorlar. Sohbet bitince hocam çay paraları sen ver de, bir dahaki sefere yalıyı satınca seni yemeğe çıkaracağım diyor. Cep telefonumdan sosyal medyaya giriyorum gözlerime inanamıyorum, Ayfer teyze 65 yaşında ve filitreli fotoğraflarıyla boy boy pozlar vermiş, sanki Victoria secret mankenleri gibi dolaşıyor.
Mitomanya olmuş dünyamız, her kes mitomani, bunun formülü çok basit inanmış gibi yapmak. İnsan söylediği yalanla kendini kandırır, bizde inanmış gibi yaparız. Ne diyordu değirmenci dayı? Bu nasıl çark ulan? Buğday bizim, Ezilen biziz. Un olan biz, Aç kalan biziz. Kim ulan bu doymak bilmeyen soysuz? Yaşar Kemal güzel özetlemiş. Her kes zengin, her kes dindar, herkes üniversite mezunu ve kültürlü, herkes iyiliksever peki kötü olan kim? Allah’a ısmarladık, hoşça kalın.