İki kardeş karga yıllardır aynı çöplükten beslenirlermiş. Küçük karga açgözlü ve hırslıymış. Hep daha fazla yemek, daha fazla öğütmek istermiş. Yaşça büyük karga ise onun bu açgözlü tavrından rahatsızlık hissediyormuş. Yaşça büyük karga diğerine artık ayrılma vaktimiz geldi, çöplüklerimizi ayıralım demiş. Sen şu sağdaki tepeye dökülen çöplükten, bende her zamanki gibi bu çöplükten faydalanayım. Gül gibi geçinip gidelim demiş. Yaşça küçük karga, ellerini ovuşturarak, içinden “Ne kadar aptalmışsın sen, gözün demi görmüyor be “diyerek, “Tamam kabulümdür” demiş. Ertesi gün küçük karganın oraya çöp dökülmemiş. Küçük karga çok şaşırmış.
Büyük karga ise her zamanki gibi kararında bir şekilde beslenmeye devam ediyormuş. İkinci ve üçüncü gün küçük karganın çöplüğünde değişen bir şey olmamış ve yine aynı şekilde devam etmiş. Dördüncü ve beşinci gün yine, küçük karganın besleneceği çöplüğe onun besleneceği tarzda çöp dökülmemiş. Beton yığınları, odun parçaları vs.
Küçük karga aç kalmış. Halsiz düşmüş. Büyük kargaya giderek, “Sen beni kandırdın! Benim çöplüğe hep demir tahta ve beton malzemeler dökülüyor. Sen ise manavlardan ve evlerden gelen çöplüklerin olduğu yerden besleniyorsun. Ben anlaşmayı bozuyorum” demiş. Büyük karga, küçük kargaya dönerek, “Burada suçlu ben mi, yoksa büyük tepeyi görüp ne döküldüğünü fark etmeden, incelemeden ve görmeden, daha fazla beslenmek ve çöpe sahip olmak isteğiyle aç gözlülük yapıp, teklifi kabul eden sen mi?” Küçük karga kafasını öne eğerek, “Benim” demiş. Büyük karga, “Tamam o zaman, hatanı anladıysan bu çöplükten beslenmeye devam edebilirsin,” demiş.
Küçük kargada, “Dağ gibi büyük yığınları görünce daha fazla besleneceğimi zannediyordum. Ama her şey göründüğü gibi değilmiş. Eldeki çöplük, uzakta görünenden daha anlamlıymış, ve kanaatkâr olmak gerekirmiş,” demiş. Anlayana!