Kültür ve medeniyyet tarihimize bakıldığı zaman, bazı dönemlerde fikri kuluçka merkezlerinin oluştuğu, ilim heyetlerinin bir araya getirildiği ve imkân sunulduğu görülür ki, bu devirlerin ardından ilerleme, gelişme ve kalkınma dolayısı ile yükselme dönemleri ortaya çıkmıştır…
Bu açıdan benzeri devirlerin idrakı içün entellektüel seviyesi yüksek ve ufku geniş insanların toplumun terakkisi içün önderliği, yetiştirilmesi gerekli ve zorunludur.
Bunun içün de örgün ve yaygın vasıtalar önündeki engellerin ortadan kaldırılması mes’elesi makropolitik olarak ele alınmalıdır.
Zengin kültür ve medeniyyet köklerine sahip milletimizin muasır medeniyyet seviyesi, bu köklerden beslenmiş mevcut durumu bilen, gelişmeye açık, yüksek kapasiteli ve nitelikli gelecek nesiller ile mümkün ve elzemdir.
Sadece mesleki formasyon gayesine matuf bir eğitim sisteminden geçen nesiller belki başarılı bir meslek adamı olabilirler, ancak onların entellektüelite açısından nakıs olmaları seküler olarak kalkınmayı sağlasa da, ruhsuz bir cisimden öte, kökü zayıf ve meyvesiz ağaçtan farklı bir durum ortaya çıkmaz…
Seçkinci değil, seçkin olmak üzere yetiş(tiril)miş, üst seviye entellektüeliteye ve kültür birikimine sahip akılların lokomotif olduğu bir yerde toplum yerinde saymaz. İvmelenme ve motivasyona yönelik çabalar ile topyekün olarak kısa zamanda çok fazla mesafe alınır.
Yalnız bir şartla, entellektüellerin yozlaşmaması içün, kendi millî ve manevî köklerinden kopmasına sebep olacak kapıların sıkı sıkıya kapatılması lâzımdır !
Toplumu yönetme erki, temsil kabiliyeti yüksek, geçmişten ve gelenekten beslenerek geleceğe bakabilme tecrübe ve bilgisine sahip insanlara tevdi edilmiş toplumlarda bu terakki ve muasır medeniyyet seviyesi üstüne çıkma hızla gerçekleşir.
Toplumun bütün katmanlarının eğitim ve entellektüel kapasitesinin artırılması, gelişme ve ilerlemeye hazır aynı zamanda onu kabul edecek mentaliteye getirilmesi, fikri zenginliği çeşitli vasıtalarla oluşturmaya doğrudan bağlıdır. İnsan kaynaklarının kalitesini artırmanın yolu uygun vasatın oluşturulması ile mümkündür. Müteharrik / indükleyici vasıtaları eğitimde kullanmak, toplumun her katmanı ile elele kolkola yürümek, bu şuurun oluşması ve yerleşmesine bağlıdır.
u sebeple fikri kuluçka merkezi olarak addedilebilecek fikir, san’at ve estetik merkezleri, bilim ve ilim merkezli beyin fırtınası yapılan platformları, insanın mânevî tarafına hitap edecek kültür mecralarını teşkil, teşvik ve tesis etmelidir.
“Fikir hamallarına değil, fikir sahiplerine, fikri yaşayarak yaşatanlara ihtiyaç var ! “
Bu gaye içün; medeniyyet içün, entellektüel seviyesi ve kalitesi yüksek bir toplumu inşâ ve ihyâ içün bu, olmazsa olmaz şarttır…
Bu ideale yönelik olarak eğitim çarkı tâ erken yaşlardan olgun yaşa kadar sistemli ve çağdaş müfredatlarla ve taviz vermeden, disiplin içerisinde işletilmelidir.
Meselâ pozitif bilimler içün cari olan inovatif yaklaşımları sosyal bilimler ve eğitim bilimlerinde de görmeliyiz, ayrıca disiplinlerarası eğitim geçişkenliği ile fen ve sosyal bilimleri birlikte bireylere aktarmalıyız çünki buna ihtiyaç var…kültür ve medeniyyet aksımızdan çıkmadan, birikimleri yenileyerek, yenileyip çağdaş normlara göre şekillendirerek bu yapılmalıdır.
Millî ve mânevî değerlere sahip, donanımlı münevverleri bu hedefe matuf olarak heyetler halinde biraraya getirecek, bir masa etrafında buluşturacak mekânlar ve mekanizmalar hem kamu hem de STKlar yolu ile hayata geçirilmeli ki, toplum dünyanın gidişatındaki malûm gelişmişlik ve kalite noktasını ıskalamasın ve gelecek kuşaklar bu çerçevede yetişsin.
Ve toplumdaki maraz ve mazarratın tedavisi ancak rol model olan ve kâmil düşünen; tefekkür çarkları paslanmamış, fikri hür, vicdanı kilitsiz, ahlâkî umdeleri hâl edinmiş münevverler eliyle olur…
Değilse; “yerinde say” komutu ile ayaklarımızı birbir kaldırıp indirerek, “yaylalar yaylalar” türküsü eşliğinde, yürüyormuşuz zannında çakılıp kalırız…
“Terakki telakki edilmeden medeniyyet inşâ ve ihyâ edilemez !”