Merhaba Değerli Okurlarım;
Sizi “Leonard Cohen – Dance Me to the End of Love… “parçasının melodisiyle baş başa bırakıp ilk köşe yazımı sunayım. Buyurun efendim:
Yaşam dönüşüm halindedir. Bazen yaşamın kıyısından parçalar çıkar karşıma. Öyle geçmişe dalar giderim. Bir müzik bir melodi alır başımı giderim.
Aslında herkesin bildiği ama çok fazla dillendirmediği, nasıl olur, nasıl başlar acaba diye düşünüp, kendi içerisinden yorumladığı söylenmeyen bir gerçeği söylemek istiyorum size. Bu bir tahmin, bir öngörü.
Bu tahmini de taa 2016’larda başlayan, İklim Krizi Önlemleri ve Uygulanacak Politikalar yayınlanmaya başladığında düşünmeye başladım.
Dünyanın devasa bir değişime hazırlandığını, bu hazırlıkların her geçen gün ışık hızında hızlandığını sizlere söylemiştim. Dünyanın tükettiği enerji kaynaklarından, yaşam biçimlerine, tüketim alışkanlıklarından, mesleklere.
Her şeyde bir sil baştan söz konusu. Peki ya bu kadar yoğun, köklü değişimler nasıl gerçekleşecek? İnsanların alışkanlıkları bir anda nasıl farklılaşacak?
Şu an hali hazırda Dünya’da hâkim enerji sektörlerinde rol alan aktörler, bu dönüşümü nasıl gerçekleştirecek? Oyun yeni baştan nasıl kurulacak?
İşte tüm bu ihtimaller bana hep “savaşı” çağrıştırmıştı. Çünkü tüm bu değişimler, ancak bir Dünya Savaşı çıkarsa gerçekleştirilebilir, insanların davranışları ve sektörlerdeki yenilenme anca savaşla gerçekleşebilirdi. Ben sadece içten içe bunu düşündüm.
Bugün ise 3. Dünya Savaşı’ndan daha güçlü bir şekilde bahsedilmeye başlandı. Enerji krizinin yoğunlaştığı, gıda krizinin tırmanarak ilerlediği bir atmosferde Dünya bir savaşa hazırlanıyor.
Belki yarın, belki de 5 yıl içerisinde. Ama birçok gelecek tahmini yapan insanın ajandasında “Third World War” yazılı. Benim de öyle.
Hatta “böyle bir durumda ne yapabiliriz “in planlarını da taa geçtiğimiz Kasım ayında yapmıştım.
Bir ihtimal bile olsa, biz ülke olarak böyle bir duruma, Dünya’nın böyle bir refleksine hazırlıklı olmalıyız. Bu hazırlık sadece güçlü ordumuzla değil, ürettiğimiz teknolojilerle, savaş sırasında geliştirdiğimiz yenilikçi yaklaşımlarla, aldığımız eğitimin kalitesiyle, kendimizi geliştirmemizle de doğru orantılı bir hazırlık.
I. Dünya Savaşı 4 yıl sürmüş, II. Dünya Savaşı ise 6 yıl. III. Dünya Savaşı ise kimin yaşamından, ne kadar yılı götürecek hiç bilmiyorum.
Peki, böyle bir duruma psikolojik olarak hazır mıyız? Bu durumda neler yapabileceğimizi biliyor muyuz? Bu konuda hiç düşündük mü? Hiç plan yaptık mı? Pandemiye hazırlıksız yakalandık. Ve pandemi, yaşamımızdan en az 2 yılı aldı götürdü. Ne yaşadığımızı bile hatırlamıyoruz. Sadece kayıplar yaşadık. Zaman kaybı, dost kaybı ve en sevdiğimiz canların kaybı. Travmalar içerisinde geçti pandemi. O yüzden bu sefer hazırlıklı olmalıyız. Canla başla çalışıp, Dünya’nın olası bu refleksine hazırlıklı olmalıyız.
Biz Türkiye olarak savaşın hiç bir kanadına katılmasak bile, gıdamızı, üretimlerimizi, eğitimlerimizi, sanayimizi kapanan kapılara karşı korumalıyız. Üretimde ve Sanayide güçlü olmalıyız ki, ülkemizdeki tüm ihtiyaçları giderebilelim.
Daha çok, daha akılcı, daha çok bir arada olup, birlikte çalışmalıyız.